Maria için
Acı yaşanırken yakmaz düşünürken yakar,
Maria ismini Tanrı lanetlemiş olmalı
Kendinden arta kalan, başa çıkmayı istemediği
Acıları yüklemiş on’a.
Tanrı,
Sevgiyi seviyor ama
Yükünden vermek istiyor her bir Maryia’ya
Sevdiğinden midir bilinmez; Oğlunu feda etti!
Yetmez mi?
Üstelik tüm günahları yüklenip gitti insanlığın…
Peki ya annesi? Çarmıhta yeniden dirilen cennetteki İsa;
Ya annesi?
…
Maryia…
Seni dünyada unuttular; baba, oğul ve kutsal ruh!
Sen hangisisin?
…
En son taşı atacak günahsızın, Allahsızın ağıtını yak diye,
Sen bırakıldın dünyada, cennet hangi dinde seni anımsar ki?
Ya kölesin erkeğin ya da erkek bir yöneticinin?
Ne değişti, tam 2000 yıl geçti; gözyaşlarının rengi aynı!
…
Ey Tanrım:
Oğlumu benden alıp cennete götürdün ama bana ölümü
Ve her gün beni öldüren acılarını bıraktın, hem onun hem de Senin!
Beni dünyada yapayalnız ve savunmasız bıraktın…
Sana kızgın değilim, biliyorum ve cennetini de istemiyorum!!!
Unutulmuşluğun içinde, bir gün öncesi tekrarlanan zamanlarda…
Adım Maria,
Meryem,
hepinizin anası,
oysa ben annesizim!
Bilir misiniz?
Annesiz….
Hepiniz
Kalbimi kırdınız, hepiniz!
Çünkü,
Hepiniz
Bencil savaşlarınızda
Taşıyamayacağım yükleri omuzuma öylece
Bırakıp gittiniz!
Yaşam yükünü yüklüye yükler, bilirim
Yüklüyüm, en büyük yükümü Tanrı aldı yanına
Gözyaşlarımla ne güzel bir günün sabahı demeyi,
Yeniden ölüp dirilmenin oğlumdan çok anlamını,
Yeni gözyaşlarımla
Selamlarım hayata…
Yeniden güleceğim,
Yüküm omuzumda her geçen gün ağırlaşıyor,
Ama ben inadına yorgun değilim,
Yeniden güleceğim.
..
Bir mermere hapsedilmiş yüzüm,
Rengarenk işlemeli duvarda kucağımda oğlum.
Bekleme artık benden, taş kesmiş gözyaşlarımdan
Çarmıha asılan benim oysa, lütfen bekleme benden
Gözlerimden damlayan
Kan…
Artık sen de bekleme oğlum, ben gelemem, hapis kaldım dünyada
Mermerlerde ağlar yüreğim, mermer oldu taş oldu yüreğim, gözlerim
İmdat çığlıklarına ağlamamı bekler, taşları mermerleri keşke yarıp geçebilseydi kanlı gözyaşlarım…
Oğlum,
Tüm günahları yüklenip gittiğinden beri, çok fazla günahlar işlendi dünyada;
Getiremem yanına!
Bense, zaten yüküm ağır, gözyaşlarımı içime akıtıyorum,
Canımı çok yakıyor çaresizlikler
Yüküm tanrıya!
…
Topraklara buğdaylar serperek yürüyorum,
Kuşlar peşimden geliyor,
Yükümü hafifletiyor,
Ben, yük, kuş, buğday, mermeri yarıp geçen kanlı gözyaşı tanesi
Unutulan topraklarda bebek cesetleri üzerinde yürüyoruz,
Bekleme beni.
…
Bekliyorum,
Yol senin ateş senin, su da senin.
ister paklanarak gel, ateş temizlesin
ister yakmasın seni ateş yanasın sessiz.
…
Uykular nimet, zamanı unutmak ve kısaltmak,
Uykularım ölüme yaklaşır; sanki bitmeli bu zaman
Ama yine yorgun uyanmak var yüzyıllarca uyusam da
Tüm uykularımı zaten içimde biriktirdim mermer gözyaşımda
Bir kilisenin tavanında, yere düşme korkusuyla, elimde oğlum ve kederimle
Hep uykusuz günler ve gecelerce,
Cennetim nerede?
Oğlum nerede ey Tanrı
Boşuna mıydı tüm bu sanrı?
Kilise duvarlarına, mermer heykellere hapsettiğiniz
Ben,
Yani Maria,
Bir tecavüzdür bir kadının içine aniden girmek,
Tohumlar yerleştirmek ve öylece bırakıp gitmek!
Sen erkeksin tanrı, sen erkek olmalısın,
Ne ruhumu ne de kadın olmanın derinliğini
Asla anlamadın;
Şimdiyse cennetlerinde herkesi affetmişsin?
Peki ben ne olacağım?
Hala resimlerde taşlarda gözyaşlarım.
…
Merhametin çok acımasız,
Her birinde köleleşen ruhlar…
Sahi SEN tarafsızsın, sadece izlersin
Cehennemin doldukça keyiflenirsin,
Acılarla beslenirsin, bir parmak bal olur
Sevgi… bize
ne kadar sıkıcı, her sabah insanların birbirlerine gülümsemesi
Aşk ne güzel, ne güzel canlı cansız yarattığın her şeyi sebepsizce sevmek
Ne güzel hep çocuk ruhuyla dünyaya bakabilmek, ne güzel
Ama sen bizi büyük seversin büyümüş seversin.
Ellerin Sırat köprüsünde bileyenmiş bekler,
Bizimse her iki yanağımız aynı anda sana dönük
Korkunç şiddetiyle ellerini tüm yüzümüz bekler.
Hakan Karaduman
Kayıt Tarihi : 25.5.2025 18:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!