rabbim şimdi göğüs kafesimde
buzul çağını tekerrür ettirir gibi, sarmaşık
yorganlarımın altında gemi leşleri var diyorum
tahayyüllerinden
arta kalan bir kadının.
üredik nepal'den şayeste.
şayet ise:
okumuştum çene yuvarlarına
basılmış alegorik damgalarını
onca cılız
hemisfer öğünü ağırlayan gökyüzünün
Ey nasırdan yelkovan,
Bir çağın bitim noktasında, kolonimden kaç kişi öldürüldü?
Haber ver, bronşlarımın bana ait olduğu
radyasyonsuz zamanlardan.
Ey nasırdan yelkovan
uyuyakalabilirim
bir sarılmaya ihtiyaç duyabilirim
ağlamayı ıskalayabilirim
yine de uyuyakalabilirim
bu yaşa kadar böyle geldim
ne düşe kalka'sı baba
babalarımız
babalarımız, sakallar yontuyor ahşaptan
devlet
setlerimizden, babalarımızı kesiyor.
memleket,
gündelik işleri arasında vurulmayı bekliyor
ölüm bir kaf dağına yakışmayacak;
hitler, kum saati satıyor o sırada
sivil itaatsizlik çarpıyor (on bin adam)
ters çeviriyor, geri dönüyor hepsi
on bin ayak sesi
bu kıta;
uhrevi pastelle tamamlanan bir mağara;
engizisyon mağduru kronometrelerin
taksitlendiği bir proletarya.
guajdan miras kalabalık aynı renk
müsaadenizle kuzen,
henüz afyonum patlamamışken
burgacık bir leylek: dikdörtgende gezer
ben,
üşenirim; bu karnaval yok olduğunda biriken
çakıl taşlarıyla iblisi taşlamaya(hala fransız balkonun eksik demirinden içeriye ayaklarını sokmaya çalışan bir kadın gölgesini görünce dikkati kesilir ama sebep(causa) gölgeden değil, ayni kendisinden)
artık canım yanmıyor;
nasırlı öznenin kaynattığı virgüller
cümleye bir müdavim arıyor.
cumartesi yağmur yağmıyor ve damarlarım
bir tek bana ait
Duydum ki zahiriyeyi yasak etmiş Deccal Mustafa hazretleri.
Stroboskop yükümlü okyanuslarda boğdurmuş olacak ki
Edwind Husserl'i
İşte tam bu yüzden.
Duydum ki resmi yasaklattırmış Deccal Mustafa hazretleri.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!