Mamak , sayım ve zulüm Şiiri - Murat Ülkü

Murat Ülkü
937

ŞİİR


10

TAKİPÇİ

Mamak , sayım ve zulüm

Mamak'ta demir kapı, kara zifir kara,
Aralandığında düşer, bir hançer, mazgaldan uzanan ele,
Zulmün adı sayım olur, her bir cana,
Bir kıyamet ki, sessiz, çığlıklar boğulur içinde.

Gergef işleyen el, nasırlı ve yaralı,
Sakalda kalmış tek bir kıl, canına bedel,
Ruhun kuruduğu bir komutanın insafı,
Oysa bir sayım değil, bu bir zulmün esareti.

Yatağın düzgünü, bir umutsuzluğun simgesi,
Sonra bir fırtına kopar, her şey darmadağın,
Bir inancın eşyası, bir başka inançla karışır,
Bu kaosun ortasında, onurunla kalakalırsın.

Yüz metre koridor, yağmurdan beter coplar,
Sırtıma, kafama, bedenime birer yara izi,
"Atatürk ilkelerini say!" diye bağıran ses,
Parmak uçlarında canın, ruhun, sabrın, hepsi biter.

Cebindeki tesbih, bir dostun son umudu,
Oysa yerde sürünür, botlar altında ezilir,
Morarmış bedende, bir tek namazın izi,
Oysa bilmezler, asıl suç, vicdanların yokluğu.

Koltuk altı, etek tıraşı, bir aşağılanma daha,
Gözlerin tavana sabit, ruhun paramparça,
Duvarlar şahit, o sessiz utanca,
Ne bir ses çıkar, ne bir isyan başlar.

Bir, iki, üç... Mamak'ta sayım değil bu,
Her nefeste bir ölüm, her saniye bir zulüm,
Zaman durur, ruhlar prangalara vurulur,
Bu cehennemden tek çıkış, bir tek ölüm.

Sustukça büyür zulüm, sesin duyulmaz,
Her cop vuruşu bir hikaye anlatır,
Ellerin patlar, nasır tutar umutlar,
Ve Mamak, bir zindan değil, bir mezar olur.

Geceler uzun, duvarlar rutubetli,
İçimde bir isyan, fırtına gibi kopar,
Ama gözlerinde bir parıltı görürsün,
İhanete uğramış bir milletin kaderi.

Sayım biter, zulüm devam eder,
Her hücre, her koridor, birer mezar taşı,
Ve ben, o mezarlarda, yavaş yavaş ölürüm,
Ne bir türkü söyleyebilirim, ne bir ağıt yakabilirim.

Ve sayım tekrar başlar, gün doğarken,
Bir zincir daha bağlanır, ruhuma,
Her nefeste bir yemin, her gözyaşında bir umut,
Yaşamak için değil, direnmek için.

Gözlerim duvarda, tavanda bir çizgi,
Sırtım duvara yaslı, ruhum paramparça,
Bir "baştan say" emri, bir daha başlar işkence,
İsimsiz, kimliksiz, birer sayı oluruz.

Ellerimi kaldırırım, pantolonum iner,
O rütbesiz komutanın gözü, bir bıçak,
Onurumun tavanı yıkılır, içime çöker,
Ve ben, o utançla, bir kez daha ölürüm.

Sayım biter, ama işkence bitmez,
"Koş ulan, uç ulan," diye bağırır,
Coplar havada, ayaklarım yerde sürünür,
Kaçmak imkânsız, bir nefes bile alınmaz.

Her dakika zulüm, her nefeste bir ölüm,
Bu zindandan çıkış yok, bir umut kırıntısı bile,
Sadece duvarlar şahit, sessiz çığlıklara,
Ve ben, bu zulmün içinde, bir gölgeye dönüşürüm.

Yemek vakti gelir, ama açlık değildir tek derdin,
Yemekhanede bile başlar bir başka sayım, bir başka zulüm.
Sıraya girersin, gözlerin yerde, başın eğik,
Ve bir kaşık çorba bile boğazına düğümlenir.

Geceler, kabuslarla dolu, uykular kaçar,
Rüyalarımda bile o rütbesiz komutanın sesi,
"Sayın!" diye bağırır, "Sayın ulan!"
Ve ben, uykumda bile sayarım, sayarım...

Ne zaman bitecek bu zulüm, bu işkence?
Ne zaman çıkacak bu kapıdan dışarı, bu beden?
Biliyorum, bu şiir de bitmeyecek,
Çünkü Mamak'ta her nefes, bir zulüm.

Murat Ülkü
Kayıt Tarihi : 22.8.2025 21:15:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!