Yahudi, münafık; huylar besbelli,
Rabbimiz Resul’ü etmiş teselli:
“Üzülme! Onlar inkârda yarışır,
Rahat duramaz; fitneye karışır.”
Kulaklarını verirler yalana,
Gelmezler bir türlü doğru alana.
O münafıklar dinler kâfirleri,
Düşmanlıkta uyuşur fikirleri.
İşine gelmez Tevrat’taki hüküm,
Çıkış yolları arar, eder kem küm.
Kur’ân acaba bu konuda ne der?
Hazret-i Muhammed (sas) nasıl hükmeder?
Beklendiği gibi gelirse cevap,
Edecekler idi bu hükme icap.
Aksi hâlde kalacaklardı uzak,
Akıllarınca kurmuşlardı tuzak.
Ayetlerde buyurur Cenab-ı Hakk,
Onlar cezaya olurlar müstahak.
Dünyada görür zillet ve alçaklık,
Ahiretteki azabı sıcaklık.
Pek düşkündürler haramı yemeye,
Yalanlar söyleyerek dinlemeye.
Sorsalar, inanacak değillerdir,
Resul hüküm vermede muhayyerdir,
Sözde Tevrat; elindeki kitabı,
Merak eder! Kur’ân’daki hitabı.
Beklenen fetva gelmeyince yüzsüz,
Niyeti anlaşılır tereddütsüz.
Apaçık; halis-muhlis kâfirsiniz!
Ne diye bir de fetva istersiniz?
Tevrat ve Kur’ân’ın hükmü aynıydı,
Bunlar düpedüz birer yalancıydı.
Kayıt Tarihi : 4.10.2025 21:32:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!