asırlar geçse de özleyeceğim seninle özdeşleşen tüm arzularımı
karanlık sokağında kaybolan tüm anılarımı
yıkadığım saçlarını, zamansız öfkelerini
ve bir beşikte sallanan uykularımızı
belki bir udinin senfonisi eşliğinde açacağım gözlerimi
o gün rüzgarın son esişi
kokunu son kez duyuşumdu
kalbimin son çırpınışı
gözlerini son kez görüşümdü
bu şehrin son durağı
son pazar gününün anısına tazeledim çayımı
belki de hüzünlerimin son haykırışıydı
kim bilir hangi sahilde dalgalanıyordu biçare sessizliğimiz
kim bilir varamadığımız kaç orman kül olmuştu
gözlerine teslimiyetimin son seferiydi
yoksuzluğumuzun kırk gününü geride bıraktık
yalnızlığımızın utanç mevsimindeyiz
her masal gibi beyaza bürünüyor sitemlerimiz
ve koyu kahverengi özlemlerimiz
bu hüzün sokağının dehlizlerinde buldum kendimi
bu kaçıncı vurgunu gözlerinin
her gülüşünde aynı anda doğup batıyor özlemlerim
bu kaçıncı çarmıha gerilişi sevgimizin
hangi doğruya inansak koca bir yalana dönüşüyoruz
düşlerimizin vadesi doldu
ince kaçışlardan sonra
gökyüzünün girdabına sığınıp
durgun bir denize vardım
yaktı
genzimi, soğuk tenli sevişmelerimi
ateşle harlanmış kızgın bir demirin yazgısıydım
gecemi kanatıyordu kıvılcımları
kaç kez ölümün yarım kalan suretiyle
kaç kez de bir dervişin gönül sancağıyla zafere koştum
çok zaman oldu sokağına çıkmayalı
yüreğimi dinlediğin o şarkıda bırakalı
belki yüzyıl sonra akacak gözlerimden
yetim kalan şarkının çığlıkları
payımıza düşen yalnızlık sevgilim
yitip giden bir öyküyüm
sonbaharın serin sularında
bir çuvala sığmaz umutlarım
kuşları ürkütmez gülüşlerim
ey sureti insan, ruhu kokmuş güruhlar
taze nehirlerden bilinmedik kokuları yurt eyledim
yüzdükçe ruhum da demleniyor
özlemim sevdanın en doruğunda
ve hiçbir duygu tarif edemez bunu
sanki yeniden doğuyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!