MAHŞERİN NEFESİYLE UYANAN RUH
Ölüm, insanlığın kalbine bırakılmış ilahi bir mühür olur;
Toprak, asırlar boyu sustuğu dilden yeniden konuşur.
Küllerinden doğan diriliş, İslam’ın rahmet nefesiyle dolar,
Ve kul, Arş’ın önünde ilk kez kendini bütünüyle görür.
Sûr’un nefesi dokununca varlığın en ince teline,
Ezanın ve selânın son yankısı çözülür ölümün sessiz diline.
İnsanlık, toprağa bıraktığı hatırayı göğe geri gönderir;
Diriliş, İslam’ın nuru gibi karanlıktan hakikati indirir.
Arş’ın gölgesinde kul, ilk kez kendine saf bir ayna olur.
Mahşer, ömür boyunca saklanan bütün sırları niyetleriyle döker meydana;
Mizan, insanın yüklediği iyilikle günahın en hak ölçüsüdür.
Amel defterleri açılır; harfler değil, burda ruhun özü konuşur.
Niyetler, ölümden sonra bile insanı takip eder, erişir, dokunur;
Kimi cennetin serinliğine taşır,
Kimi ise ebedî zindanın karanlık menbaına…
Ve kul, titreyen bir dua olup şöyle yalvarır:
“Şefaat yâ Nebî… Şefaat yâ Resûl…
Affet Allah’ım bizleri; iman eksikliği zifiri karanlık ruhu yakar, paramparça eder eritirde eritir.
Ve biliriz ki zatında affın çok, rahmetin sonsuzdur;
Mahşer pek çetin, biz ise pek kusurluyuz.
Lakin en çok ama en çok Sana yaraşır
bu günahkâr kulunu azad etmek…”
Kayıt Tarihi : 17.11.2025 18:24:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!