Zaman ne zaman başladı
Ölümlünün nesineydi zaman
İlk tan ne zaman kızardı
Ne kadar uzaktaydı sabah'tan
Gün birimi nasıl bulundu
Ellerine doğmuştuk hevesle
Irağın olduk şimdi senin
Kapılar yüzümüze kapandı bir bir
İnandık ki dünya gelip geçilen yer
Geçip gitmek yaşanacak her şeydir
Kırmızı boyun atkısı olmasa da çocuğun
saçlarına kanan rüzgar uzak diyar kokabilir
Bir daha yaz gelmez
diye savrulan ağacın gövdesine
bilmediği öfkelerden paslı çiviler çakıp
şaşkın suskun öylece kalabilir
Abarttığımı düşüneceksin gene sen diyorsun göl bu bense okyanus
Senle ben aynı şarkıyı dinleyip aynı yerde ağlıyoruz
Kim diyebilir ki kömür kara sana
Bir papatya gibi duruyorken kömürün yanında
Oluyorken ah incelik, ah kibarlık, sen bize neler ettin
Aşkımızı verdin kalabalıklara
çözüyorum bedenimden hayatı
kurtuluyor hepsettiğim o katil
silkinip çıkıyor kuyulardan
bir boşluk, ayazda nefes kadar keskin yay
işte bu kadarmış acı denen o rezil
akıl kadarmış kuşku denen zavallı
Her an yenidir insan
Yenmiştir örneğin içindeki önceyi
Bir mermer gibi parlamıştır bellek
Bozguna uğramıştır anıların hükmü
Süzülür gider nasıl da kırmızı
Bir çorap bile yeniler tam bilekte
Son duruş. Her şeyin bir zamanı varmış
İbibik her saat ötmez
Baykuş en son çıkarmış sahneye
Penceresi gündönümüne bakanlar
Sevinirmiş gelişine kırlangıçların
Benim penceremse daracık bir arpacık.
I.
İlkin herşeye çocuklar
rüzgarı taşlamakla başladılar
sonra
kardan adama aşık oldular
sıcak
Kim yanmışsa aşkın narına
Yeryüzüne düşen çiy
Tam onun teri
Yanarak soğuyor dünya
Rüyasında halkın evi ateşe verilmiş
Ömrün bu yakasında
Anılar öreni dünya
Yaşadıklarım umarsızca geri
Döndürüyor beni, günlerim eski
Günlerin solgun defteri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!