.......................
......................
ne vakit bir ayrılık düşünse
silah çekerdi beynime kansız! ...
bilirdi,
Temize çekilemezdi kışın ortasında
yüzüne baharın gümüş kelimeleri
Mevsim dışı çalışmazdı aşk oyunları…
Uluorta çocukluklar…
17'sinde, anne memesinden dudaklarına akan
I
Zaman kalmadı yaşlanmaya,
Artık başladı soluklarının geçimlik vardiyaları.
Evet kalmadı zaman! …
Ne şehrin meydanlarını tekrar dolaşabilecek kadar vaktin kalacak geriye
Şubatında doğdum 84 ün
Yazmaya başladığımda 19 yaşımdaydım Kıvrımlar ‘ ı
Sıcak bir yaz günün de gördüm
Kışın ortasın da sevdim…
Okuduğumda 14 yaşımdaydım Montaigne ‘i
Kim bilebilirdi ki zamansız ağrılarımızı?
Kimin saatin dördünde başlayacak bir acısı var ;
Kurdu saatini biraz sonra çalar?
Hani, yarından bana ne!
Ne zaman ölecem ne bileyim!
Ve zaten daha ne yasadım ki!
Gün ışığı,
yine çoğullaştırılmış bir dünün,
duygulardan arındırılmış tekil ruhuyla
gözlerine sızıyordu…
Yine, yaşamaktan çekindiği hislerle
Hangi güne, hangi arzuları devretmeli?
Poz ver saf çocuk!
Görsünler mintanını,
şile bezi sarımtırak…
Göremezsiniz,
Ben de görememiştim!
Fotoğraflarda çıkmayan,
Akşam oldu mu
Kendi tandırında sabahlar yitik bakışlar
közü siyaha meyilli kırmızı
isi cüretkar
Gitme desem de
Dinleme beni….
Dilenciye atılan yüzlükte bir zengin,
Bir genç;
papaza günah çıkartmakta,
Eski bir yalan, günaha akmakta,
Ya bu insanlar;
gezmekteler,
Sen siyahlar içindeki kadın!
Hangi kıvrımın lanet okur geceye,
hangi kıvrımı bedenin,
sırnaşır karasına gölgenin!
Sen…evet sen! ...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!