MEÇHULDEYİZ
Alt taraftan yavaş-yavaş başladık
Üste doğru çıkar mıyız? Bilinmez.
Attık suya çıkan yeri taşladık.
Açıldıkça kokar mıyız? Bilinmez.
Gönül koydum Mevlana’nın yoluna
İlim varsa irfan varsa fen varsa
Hiç bırakmam asılırım koluna
İman varsa ihlâs varsa din varsa
Sekiz asır çürümedi fikirler
Zülüflerin tel tel rüzgar savurur
Değer yüreğime yaralar beni
Vurur mihricanlar yakar kavurur
Paramparça eder paralar beni
İşkencede sanki göğüs kafesim
Güneş batıp akşam olduğu vakit
Her zaman aklıma sen düşüyorsun.
Dertlerle baş başa kaldığım vakit
__Her zaman aklıma sen düşüyorsun.
__Sen benim aklımdan hiç çıkmıyorsun
Rüzgârın serinliği
Yaprakların hışırtısı
Birde sana bitmek tükenmek bilmeyen zaafım.
Taktı peşine aldı götürdü sonsuzluğa…
Çağlayanların denize ulaşmak için coşması,
İlkbahar da kuzunun koyuna koşması gibi,
SEN GÜNEŞSİN AY-BENİM (Eşime)
Mıh çaktım akrebe dursun bu zaman
Sensin sığındığım en sakin liman
Yar benim aşkımdan etme ha güman
__Şavkını yansıtan dolunay benim
Duvarları taştan örülü
karanlık odanda rüzgârı
Hissedebilir misin?
sesini duyup görebilir misin?
Rüzgârı hissedebilmen için
ağaçların dallarına
Güzelliği görünce şehla oldu gözlerim
Dilim ise lal oldu, dökülmüyor sözlerim.
Akıl serden fırladı, tutmaz oldu dizlerim.
__Benim için bir başka biçime bürünüyor
__Bu güzellik gerçek mi, bana mı görünüyor.
El-âlem yatınca usulcacık gel
Gel de bitsin hasret ne olur artık
Gelince terk etme biraz benle kal
Gel de bitsin hasret ne olur artık
Gözümde ferimsin başımda tacım
İster vuslat olsun, ister olmasın
Siyah beyaz düşte al olsan yeter
İster gülün solsun, ister solmasın,
Sen gönül bahçemde, dal olsan yeter.
Gönlüm aydınlanmaz puslandı camım
seninle olsam da seni özlerim..sözünüzün üzerine söz söylemek mi? ..özlenen olmanız dileğimle..