Gördün mü sen iki büklüm monayı
Tohumluğa ayırdın mı? Manayı
Çördüklerin üstüne tarhanayı
Sermediysen bilemezsin bu yurdu.
Yan yanadır kara inler ak inler
Yıllardır susarlar sakin sakinler
Bol çakıllı koyaklarda ekinler
Dermediysen bilemezsin bu yurdu.
Bilmezdik iğneyi yutmazdık hapı
Evimiz taşlardan, kıl çuldan kapı
Harmanın üstünde düğenle sapı
Sürmediysen bilemezsin bu yurdu.
Töremizde ölmez ana ve yarı
İp ile çekerdik kıştan baharı
Ağaçtan kürekle damlardan karı
Kür’mediysen bilemezsin bu yurdu.
Tanımaz olmuşlar kardeş kardeşi
Kuzgun bile beğenmiyor her leşi
Üç öğün yemekte kuru ham keşi
Dürmediysen bilemezsin bu yurdu.
Topladın mı kütüklerden odunu
Aldın mı hiç Böğürtlenin tadını
Kuyu bucağında ılkı südünü
Sağmadıysan bilemezsin bu yurdu.
İleri giderken düşün gerini
Unutma haddini öğren yerini
Elindeki ik’ekmekten birini
Vermediysen bilemezsin bu yurdu.
Öğren belde, ilçe, köy ve ilini
Gıybetlerden uzaklaştır dilini
Eğiçmeşle depme şalvar kılını
Örmediysen bilemezsin bu yurdu.
Tanıdın mı tapırı ve kepiri
Her nisanda aldereler köpürü
Yapraklı çukuru, kızılçukuru
Görmediysen bilemezsin bu yurdu.
Hatırlamam şemalini, yüzünü
Bir defa göreyim nerdesin baba?
Bilmem ne bir kelam, ne bir sözünü
Bilirim gelinmez yerdesin baba.
Şimdi bile bize umut eserin
Başında kırk akçeli başlığı
Sırtında üç peşli işliği vardı.
Küpleri güzden doldururdu,
İçlerinde;
Pekmez, un, dövme, aşlığı vardı.
Cebi olmadı gençliğinde, parasızdı
Odaları açık, gorasızdı.
Bilmezdi saat, salı, pazartesi
Günlüğünde kullandığı;
Er, şafak, önceki ve ertesi.
Başında oyasız yazması,
Elinde küreği, kazması,
Belinde darabulus kuşağıyla
Bu kadın benim anam.
Beş yetim büyütmüş,
Evlat, oğul, uşağıyla.
O kadın benim anam
Kaybettiğini bulmak için
İki besmele çekerdi
İki kile unluk için
Koyakları ekerdi.
Hiç ihmal etmez,
Günde beş kez
Allaha diz çökerdi.
Muhannete muhtaç olmamacasına
Tarladan tarlaya sekerdi.
Ahırdakilere kışlık olsun diye
Burma yolar, geven sökerdi.
Bu kadın benim anam.
Ayağında kara lastik,
Üzerinde satıraç zıbını vardı.
Yün eğirirdi eğişmeçle
Parmağının ucunda,
Çocuğunun biri yanında
Biri sırtında, hopucunda.
İyi bilirim, iki yırtık vardı
Bir tek pabucunda.
Çayını kırlardan toplar
Şekerini kuru duttan yapardı.
İşler iyi gitmediğinde
Allah minessabirin derdi,
Canı daraldığında
Kimseyi ne döver ne söverdi
O sadece dizlerini ve
İman tahtasını döverdi.
Bu kadın “Anadolu” da ki anaydı.
Daima haklıdan yanaydı.
O kadın benim anamdır.
Anamın yarını bugünden başlardı
İşi hep erden ve şafak ileydi onun
Bir katır, iki öküzdü hayali
Bununla harman hasat düşlerdi.
İki dana iki ineği oldu hep
Sarı ineği kara inekle eşlerdi
Tarlaları onlarla işlerdi.
Yağını cevizden çıkarırdı,
Kokusunu kekikten,
Urbasını kendi dokurdu
Tezgâhında mekikten.
Gelin anam güzel anam
Bu kadın benim anam.
Bilmezdi ömründe yok demeği
Don yağıyla olurdu yemeği
Yediği içtiği hep el emeği
Yanında eğişmeç ve sümeği
İsli tencere olurdu küresinde
Bir eli çalışırken süresinde
Öbürü patates püresinde
Elde elektrik varken onda lamba olurdu
Lamba varken, idare
İdare varken çırayla ederdi idare.
Kadın anam, gelin anam
Günyüzü görmeyen ay yüzlü anam
Bu kadın benim anam.
İhmal ettim vatanımı
Yollar beni tanımadı.
Kabristanda yatanımı
Öl’ler beni tanımadı.
Uzun yıllar tırmandığım
Bu kesin tanır sandığım
Her defasında andığım
Bel’ler beni tanımadı.
Kartallar kovdum içinde
Keklikler vardı öcünde
Bir defa vardım gecinde
Çal’lar beni tanımadı.
İneklerimi sağdığım
Yamaçlarına ağdığım
Bir bucağında doğduğum
Tol’lar beni tanımadı.
Beş sene her dersin sonu
Çaldım ve dinledim onu
Şimdi bana geldi konu
Ziller beni tanımadı.
Noldu gürledin estin de
Sende kaybettin bestinde
On üç yıl yattım üstünde
Çul’lar beni tanımadı.
Bizzat ağacını diktim
Odunu Ocakta yaktım
Kovayla dışarı döktüm
Küller beni tanımadı.
Yağmur yağdı gök çatladı
Gök’ün damarı patladı
Üstümden on kez atladı
Seller beni tanımadı.
Gördüm geldiği ocağı
Binlerce giren böceği
Polenle dolu bacağı
Ballar beni tanımadı.
Babamı götürmüş kaçında
Anamı götürdüm içinde
Bin kez elim var ucunda
Sallar beni tanımadı.
İpliğini İğle büktüm
Bizzat ellerimle diktim
Akşam çektim sabah çektim
Tüller beni tanımadı.
Iltar yaptım sapanıma
Bağladım hep sağ yanıma
Şimdi dokundu kanıma
Kıllar beni tanımadı.
En neşeli çağlarında
Bozum yaptım bağlarında
Tapırdadım dağlarında
İller beni tanımadı.
Ağladığında üşüdüm
Beş yıl sırtını kaşıdım
Hortumunda su taşıdım
Filler beni tanımadı.
Oynayıp güldüm Onu’nda
Havlusunda balkonunda
Harcadı bizi sonunda
Yıllar beni tanımadı.
Tülbent’ime işlediğim
Başlığımla eşlediğim
Liste liste fişlediğim
Pullar beni tanımadı.
Dolaştım cihanı, hanı
Geçtim cananı canı
Çekmez olmuş gayrı kanı
Kullar beni tanımadı.
Bekle dedi, gelsin sıran
Her an benden önce varan
Boynumu sıkıca saran
Kollar beni tanımadı.
Şimdi yukarılarda başı
Dikeniyle tenin kaşı
İtburnu’dan yaptım aşı
Güller beni tanımadı
Dedikleri hep laf olmuş
Karşı tarafta saf olmuş
Gücü biterek kof olmuş
Pillerden sıdkım sıyrıldı.
Hep yalancıktan özleyen
Sen coşarken ikinci bir eş için
Ağrımayan, sıhhatli bir baş için
Kaynayacak bir sıcacık aş için
Yüzüğünü satanları bir düşün.
Bizler zaman harcar iken avlarda
Yiyin efendiler yiyin
Oturuncaya kadar yiyin
Çatlasın mide, patlasın
Ötürünceye kadar yiyin.
Kurtardınız gününüzü
Gez Anadoluyu Yollardan geç te
Heybesinden Tohum saçanları gör
Teheccüde kalkıp taa saat üç te
Meleklerle bile uçanları gör.
Vefat edip dostlarından sinerek
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!