İki kere kırılmış,ışıklar gökkuşağında,
Renkler pek bir dolaşmış,birbirinden seçilmiyor.
Her dalda bin yaprak var, gönlümün sarmaşığında,
Kök gövdeye karışmış, meyvelere geçilmiyor.
Hayallere saklanmış, adın gizli bir heyula,
Acı kalırsa geriye yaşadığın hayattan,
Yaşam sızlatır seni soludukça havadan.
Lanet taşarken dışa büründüğün tezattan,
Bin maraz doğurursun içtiğin her devadan.
Bırakmış gibi işi koskoca şu kâinat,
Turist Coni dolaşmış, ülkemde dağı, taşı,
Heveslenip düşünmüş, Türk vatandaş olmayı.
Acıdım ahvaline, derin iç çekerekten,
Biraz anlatıverdim, yanına çökerekten.
Türkü gözlüm,
Yâdını aldım koynuma, sen gittiğinden beri,
Ellerim fikrimi okşar, içinde sen var gibi.
Gündüzleri örtüyorum, gecelerin üstüne,
Öpüyorum karanlığı, sanki giden sevgili…
Aşk bir nefeslik fısıltı, hayaline sır şimdi…
(Paraya...)
Renkler yanılgı, şekil hayal, kütleler vehim…
Şeytan'ın fiziğinde, sensin her nesneye iç.
Aynalar paramparça, ışıklar sönük,
Kapılarda tel örgü, pencere küçük…
Çıkmazın başındasın, yolun sonunda,
Kaybolduğun karanlık Güneş’ten büyük…
Devlerin çığlığıyla kısılmış sesin,
Üstünde kuş durmaz dikenli dalın,
Neden böyle yaptın; işte bu yüzden.
Her koyun dilini bilmez kavalın,
Neden böyle yaptın; işte bu yüzden.
Her çeşidi meyva vermez ağacın,
Yatağın başında dolaşan bir tutam ışık,
Uçuk hayallerime sanki umut sanrısı...
Duvarda belirsiz gölgeler,şekil karışık,
Geceyi çınlatan tuhaf ses, cinnet çağrısı...
Şeytan avucumda duruyor,ben sırılsıklam,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!