Gündüz geceyi kovar, saatler yaklaşırdı,
Beklerken, karanfiller elimde aklaşırdı.
Yontardı tırnakları, sokağı, gözlerimin,
Şiirlerle doluydu duvarları evimin.
Gökkuşakları nasıl çıkarsa yağmur sonu,
Yaralı bir kuş gibi bekler dururdum onu.
Gözyaşım yanağıma harf harf onu dizerdi,
Kaldırımlar günbegün ayağımdan bezerdi.
Aslında çok kolaydı elleriyle buluşmak,
Kalemi al yeter ki, adını yaz bir ramak.
O köşe başında hep adımı unuturdum
Soğuk taşlarda, gizli denizler kuruturdum.
Akşam olurdu derken, sokak terk edilirdi,
Ümitte ümit kalmaz, gölge gölgelenirdi.
Her adımda kollardım, mahzenleşen çevreyi,
Yüreğime kazırdım, onsuz geçen evreyi.
Yalnız kalmıştım artık, olmuştum aşk yetimi,
Bende hep güz başlardı, her sonbahar bitimi.
Zulmederdi ellerim, kağıtta ellerine,
Gözbebeğim resmini, bağlardı en derine.
Ah bir konuşabilse, olsa yolların dili,
Derdi, "bir masal vardı, prenses bir liseli"
Alın basamağımda kaynayan çöller miydi?
Biriktirseydi gözüm yaşları, göller miydi?
Bağlamasaydı beni, sevgiden korkacaktım.
Diken yok dese gülde, zaten inanacaktım.
Kulağında bülbüldüm, saçına sam olmuştum,
Bir ah çekse ölürdüm, önünde ram olmuştum.
Ayağında hazırdı, bulutlardan atları,
Söylerdi her hicranda, segahları, rastları.
Şahit olamadı göz, hiç tutamadı elim,
Bundan böyle kanımda kaynayacak liselim.
Kayıt Tarihi : 22.3.2020 00:31:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
16.12.1999

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!