"Sevgi, bilgelikten büyük müdür?"
diye sordu Sokrates;
Sessiz kaldım…
çünkü senin gözlerin,
bütün diyalogların son cümlesiydi.
Belki de gözlerin, Delfi Tapınağı'nın duvarına
Apollon’un yazdırmadığı tek kehanetti.
fikir çilesinde yoğrularak sevdim seni,
korkularla, çelişkilerle,
suçun ve cezanın ağırlığını taşıyarak omuzlarımda ,
Leylim söyle bana;
suç mu gözlerine tutulmak
nefsi müdafaa mı?
ceza mı gözlerine tutulmak
ulvi bir yükseliş
nefs-i mütmainne derecesine ulaşılmış bir irtifa mı?
Sen kendini ararken içinde,
ben seni buldum dualarımın ucunda.
Sen, Ninsun’un yüreğiyle beslenmiş bir kelam,
Gılgamış’a bile sonsuzluğu unutturacak bir kadındın.
Leyl’im ya çık yüreğimin dehlizlerinden ve ben öleyim,
ya da sür beni gömleğine sonsuzluğun içine gömüleyim…
savaşı göze alan bir barış gibi
dolaştım aşkının çıkmaz sokaklarında
tüm savaşları terk edip
yalınayak koştum kalbinle barışmaya...
Ve sen,
sanki bir hatırlatmaydın bana unuttuğum yerlerden.
Tıpkı her cümlesinde
belleğimi geri getiren bir ayet gibi.
Çünkü aşk,
mantığın kalemiyle yazılamayan,
vicdanın bile boy ölçüşemediği bir manifestodur.
Ve sen o manifestonun en suskun,
en yakıcı satırısın.
Ve ben artık biliyorum:
Çünkü aşk da bir ilimdir;
şahitliğini kalp yapar,
yeminini ruh.
Ve seninle yaşanan her an,
Promet’e isyan gibiydi:
ateşi çalmak için değil,
kalbi yakmak için gelmiştin.
ve kalbim yandı
cihan da yandı
muhkem bir düsturun nas’ında
ahiretim de yandı…
Leyl’im!
Leyl’im…
Leyl’im………..
Murat Bekir Alpars
Kayıt Tarihi : 26.5.2025 00:07:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!