Haykırmayı çaremi sanıyorsun unutmaya,
Yoksa beni mi çağırdın?
Sil beni hayatından,
Al silgi elinde yada karala üzerimi
Kaybolan ben miyim,
Herkes konuşamaz anadilimizi
ama herkes anlar aşkın dilinden:
diyorum ki...
tüm dünyada yalnız aşktan konuşulsa,
aşk yapılsa...
aşk düşünülse...
Neden bırakayım sigarayı
insan yolun sonundayken
tüm şarampoler yuvarlanmışken üzerine
istediği gibi yakamaz mı?
Hep utandım boğulmaktan efkara
arabesk yaşamlardan duruşlardan kaçtım
Mubala sanatı değildir sanatım.
Kağıttan aşklar aşıklar yaparım,
Kelebek kanadından yapılan aşklar tükendiğinden beri
Sanat mıdır zırvalarım bılmem ama
Ne İlim, ne irfan yeter bir kağıttan sen yapmaya.
Ne görsem sana dalıyor bu gözler,
hersey sen oluyor sen bulut olmaya amade.
Bir şiir yazıyorum vezne bakmadan
ama fon muzıgı eksık okuyamam:
bir tencere düşse yere, bir kapı çarpsa yeter
kuşlar da çıt çıkartmıyorlar
Sen yangınımın en son evresi
solmuşluğumun suyu güneşi,
tükenmişliğe yeni bir anlamsın...
Doyuramadığım susamışlığın... sevgiye...
ve hep gidiyorum dediğinde arkandan bakışımsın..
Milliyetçiyim diyen birinin vergi borcu gıbiydin
Utanç verdin yüzüme...
Allah’ın verdiği üç hakkıda sende kullandım,
Elma dedim, armut dedim;
Çıkıp gelmedin.
bir tencere kapağı yuvarlansa
yada bir kapı çarpsa bulurum
sana seni seviyorum diyebilme cesaretini
ama ne rüzgar var nede sakar bir aşçı
ritim tutturacak,
lirik sevgime...
öyle incesin ki:
Fıstıkçı Şahap’ın
sert sessizleri bile uğrayamıyor sözcüklerine
öle sadesin ki:
doğanın her rengine sahip olmana rağmen
Yemende misin güzel neden gelmezsin,
lal mı oldu dilin benden sormazsın,
ben divane yanmışım,
kül olmadan neden halim görmezsin.
Bursanın havlusu meşhur,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!