Sen Lela,
Yüzündeki koyu gölgeyi yıkamak için
gizli bir dere yaptın beni...
Oysa bilmiyor musun Lela;
ben pirinç tarlalarında,
çocukların ayaklarını ıslatıyorum.
Mutluluklara ağıtlar yakıyorum
cennete gitsinler diye.
Bilmelisin ki Lela;
aşklar geliyor bana,
yüzyıllar ötesi mevsimlerden,
bir tarih kayıyor sana doğru.
Ellerimi yanlış bir savaşta kaybettim,
nefesinle tut ellerimden,
ya da bırak,
sana çok uzaklardan da dokunabilirim...
Gel desen;
hüzünlü bir şarkının içinden,
sevinçle çıkıp geleceğim...
Adın dudaklarıma yapışmış Lela,
zaman keskin bir bıçak,
damarlarımı kaşındırıyor,
ölüme bir çalım atıp geçiyorum,
adını bir kez daha, adını bin kez daha
söylemek için...
Ah Lela… Lela…
Bu senin dudaklarında yaşıyor olmamdır…
Bu yüzden Lela, bu yüzden,
Ölüm bir buz parçasıdır,
rakının içine bırakılan…
Kayıt Tarihi : 22.9.2012 13:39:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!