VE SONSUZ VE KEDER
“yasaklı düşümdün. Kalmadı kimse bedenimin hücre evinde.Şimdi sen yoksun ya,bu keder beni bitirir.Düşüp gelirim günün birinde peşine.
Ve sonsuz ve keder
Bir gün ayrılıp gidecektin
VURUN BENİ BEN ÖLEYİM
Kesilmiş ayakları yerden,düşler ülkesinde sevgilim,
Sevgilim dedim,ama yalnızca ben bilirim
Nasıl taşıdım bu sevgiyi
Ey sevgili sanadır bu dizelerim
YAĞMUR
Yağmur yağıyor
Derin bir iç çekişte tenim
Aldırmıyor bıçak misali yağmur tanelerine
Haziranda sırılsıklam bedenim.
YAĞMUR YAĞIYOR
Yağmur yağıyor
Diyarbekir sokakları fırtına, tufan,
Körpe bedenler kentin varoşlarında
Titrek çeneleri ile ekmek dileniyor bir yandan;
YALNIZLIK
Burkuldu yüreğimin
Atar damarı
Sevda katran tadında
Öfkemden attım bir kenara
YİTİK ZAMAN
Paşa konaklarının
Eskitilmiş şöminelerinde
Yakılmış sevdaların
Ve şiir kitaplarının
YOKSUN
Yoksun
Yokluğundan
Zehir damlıyor geceye
Yıldızlar atıyor birer ikişer
YÜREK SÜRGÜNDE DEMLENİRKEN
Oğlum bana bir şiir yazmış özlem var içinde.
Hayatımın yeni çağını borçlu olduğum oğluma: Rêzan’a
Oğlum bana bir şiir yazmış
NE DE ZAVALLIYDIK
Belki avluda
Ya da ne bileyim
Buğday tarlasında mesela,
Gözlerimiz dünyaya açıldığında,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!