Derdü mürekkep edip içtin mi
Sayfalara bitap düşüp küstün mü
Ölümü tadacak idün tattın mı
Yarıp kubbeyi arş-ı alaya vardın mı
kaderimizi levhi mahfuzda gördün mü
Mim olup secdelere sindin mi
Doldur bakalım hancı küfür şarabını
İçelim günahların köpürdüğü tastan
Vuralım insanların yüzüne tüm ayıbını
Hep kuru olmaz ya yakalım biraz da yaştan
Faiz, kul hakkı ne varsa doldur yiyelim
Bir yetim buluver de kakıp itelim
Gözlerin, çetin bir yağmur
Nere gitsem bulutlar Peşimde,
Bazen kuraklık çektiriyorsun
Ey sevgilim
Ey güneşi kıskandıran
Gülüşü sabahı andıran
Hüznü yürekte yara
Öyle hasretim ki sana..
Bu dünya kölelerin sarayı
Varıp varacağın bir ölüm arayı arayı
Yükseldim deyip de düşeceklerin teşhiri
Alıp savurur meydana zaman yine bir esiri
Esir ki hürmüş gibi satardı caka
Dilinde tadı kalmaz yediğinin ama
O sabah, işittim ki ezan-ı ilahiyi ta ruhumda
Yırtılıyor sandım gece sabaha makında.
O ne müthiş çağırmadır ki kalpler uyanır
Öyle kalpten doldursam
İçecek var mı derdimi
Şu karalanmış kağıttan.
Herkes kendi sözünü
Üstün sanır hayatta.
Öyle kalpten doldursam
İçecek var mı derdimi
Şu karalanmış kağıttan.
Herkes kendi sözünü
Üstün sanır hayatta.
Herkes sever de seni
Benim gibi sevemez.
Benim seni sevişimde
Kalbimin kulağı sağır olur,
Çığlık çığlığa yanarken.
Karnına ağrılar saplanır
Yarım kalmış yazılar kadar
Boynu bükük bir hüzün mü taşıyorsun kolyende
Aşktan arta kalanları taşıdığın
O kalp denen heybende
Bir ben varım biliyorum
Bir de devren satılmış hayallerimiz herhalde..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!