Kuşluk Vakti Şiiri - Hakan Karaduman

Hakan Karaduman
250

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Kuşluk Vakti

KUŞLUK VAKTİ

Evim, sığınağım, seslerimin özgürlüğü mekanım,

Yan duvardan bardak tutmuşlar kulaklarına, ses ararlar

Ölüme gitmeye niyetli olmayan tembel seslere inat, ritimli

Tüm müziğim haykırarak BACH çalar. İki keman için konçerto!

Yan duvar dinler, açıklar arar.

Hangi müzik hangi şarkı hangi dans?

Bilmez, bilemez, duymamış böyle sesler.

Sabırları yüzyıllardır gelişti, hassaslaşan kulaklarıyla
Az önce bendeki kırıntı özgürlüğümü bozuk paralar yapıp

Ellerine sıkıştırdım; be artık siktirin gidin demek çığlığı içimde

Gidemez, ayrılamaz kulağı su bardağında, kulağı yorulur; yani kirli.

Sakince eğilirim perde önünde hayatı boyunca seyirci olmuşlardan, temiz

Üzerimizde değil, sesimizde kirler ararlar, yaşanmamış yaşamlar, var olmaktan

Kimse veya hiç kimse, biçilen ömür toplamı olsa anlamak ne zor;

Dışarda kuşluk zamanı…

Ve zorlanarak öylesine akarken zaman.


Kuşluk zamanı…

Kuşlar şafak vakti uyanmışlar güneşten önce, ilk ışıklar ışınlanırken yiyecek aramaya

Bitince, yiyecek dolu kursakları, kardeşçe, samimice ve özgürce en iyi yiyeceklerin, ışığın, çiçeklerin, yüzlerini okşayan seher yelinin,

Emek insanlar, kimsesiz yollarda

Yerlerini heyecanla paylaşırlar bir kuşluk vaktinde.

Yollarda ekmek dağıtan nefessiz otobüslerdeler

Duyamazlar, tüm camlar kapalı ağızlarda korkunun maskesi,
Kadın erkek; asılında çoğunun evinde çocuklar

Bekler,

Patronlar onların nefeslerini bekler, her nefes borçlu, nefesler sayacak,

eksik nefes var mı?

Anne,

Evinde memesinden süt arayan aç kalmış bebeğini düşünür

Süt memesinde dolar kurur dolar ağrıtır içini her sabah,

ahh der gibi, delice içine çeker nefesini, boş, ümitsiz ve onu asla doyuramayacak havayı ve birazdan havasız maskeli yoldan sonra ulaşınca bebeğine, henüz ulaşmadan, bedeninde acı kokular, maske dolu hastalıklar, dulunca,

Evde maviş gözlü bebeği onu bekler.

Annem ne zaman gelecek? Hangi denizlerin kıyısında uyanarak: annem ne zaman gelecek?

Otobüsler sıcağın inadına, gelir gider, inadına gelip giderler

Gün aslında hiç bitmez, otobüsler gelir gider, yani otobüsler,

Anne neredesin? Emzirme zamanı, unutun mu beni?

Belki bir adım dana hızlı

Puşkin:

Bilinmeyen Ülke
Ey güzel ülke, uzak ülke
Ey bilmediğim ülke
Ne kendi isteğimle geldim sana
Ne de soylu bir atın sırtında
Beni, bu yiğit delikanlıyı
Gençliğin ateşi sürükledi sana
Bir de başımdaki şarap dumanları…

Karmakarışık beyninde yol boyu Akdeniz denizkızı, son nefesini en derin sulara, en uzak sulara yetemeyecek , en derin nefesi doldurur içine; kaçmak, kirin ve yok oluşun uzağına, kirsiz, bebeklerini emziremeden, belki doğuramadan

Başka maviliklere giderken…

Deniz kızının bebeği, ne emekçi kadının bebeği

İnsan anne, deniz anne, akidenizin sığ sularında süt biriktirirler

Evde bekleyen yavruların aç çığlıları, annelerinin kokusu ve rahim sıcaklığı,

kucak açmaya gücü kalmamış annelerin kollarına güvenle sığınınca

Anneler kollarının ağırlığı ve bebeğinin tonlarca ağırlığı içinde ezilir

sorsan uzaktaki kamyon sesi der, oysa hemen yanındaki pencereye yakın okaliptüs ağacı kuşlarla dolu, duymaz kulakları

Güneş ilk sıklarını

Renklenmeden serpince kanatlarında kahvaltı

Kuşluk vakti eve dönüş,

Çılgınca çene döverler, benim gittiğim yerde daha güzeldi yiyecekler

Öğlene gelmeden önce konuşurlar

Uyku zamanı biraz da öğütmek kursakları,

Susarlar.

Öğle sonraları can pazarı, yeniden kursaklar dolmalı, taşla dolmalı

Değirmen zaman, tohumları öğütmeli ve gece mırıldanarak uyurken,

Ya çok çok soğuk olursa, yarın, gökyüzü yağmur der, soğuk gelir, dal donar

Gece zifiri karanlık, insanlar sıcak pusuda, ağaçlarda ayakları donmaya başlayınca

Birlikte müthiş bir senfonin uyumuyla, poyraza karşı karanlığa uçup ve ısınıp aynı dala

Konmak var ya

Hani o korkunç içini yakan soğuğa, uykunun dayanılmaz ölüm daha olsa rahatını bozma

Kalkar kanat çırparsın, donmamalısın, yaşamalısın, yarın kuşluk vakti, canını sıkma

Konuşacaklarımız var, daha çok şeyler var konuşacaklarımız

Yeni yavrularımız olurken insanlardan uzak ve onların zulmünden

Yumurtalarımı ısıtırken bir parça yiyeceğimi en güçlü yavruma verip

zayıf olanı öldürüp en güçlü yavruma gökyüzü özgürlüğüne yaşam verip

Arada bir eksi ısıda bir de poyrazda uçmaya kalkmalı,

Donmamalı

Ne zaman kuşluk vakti olduğunda

Onların dedikodularının arasına karışmak isterim

Ve merak ederim, acaba dişi kuşlar mı yoksa erkek kuşlar mı

En çok dedikodu yapanlar?

Kuş sesi çıkaramam, kuş olmak istesem de

Hakan Karaduman


Hakan Karaduman
Kayıt Tarihi : 25.5.2025 18:46:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!