“Ben demiştim” diyenler,
sisli havanın tüccarlarıdır;
açmazların pazarında
egosunu parlatan muhterisler.
Ama gerçek,
kör gözlere inat
kapıyı çoktan çalmıştır:
açık faşizm,
beklenenden erken,
bizim eşiğimizdedir.
Türkçü çığlıkla İslamcı ağıt
aynı kazanda kaynatıldı,
devletin resmi ideolojisi oldu.
Bir yanda bozkurt işareti,
öte yanda tesbih taneleri…
İkisi de aynı kanı döktü,
aynı sofradan beslendi.
Kırık dökük laisizmin
sahte sopasıyla korkutulurken
hep korunan,
hep kollanan onlar oldu.
Ve şimdi
iktidar koltuğunda oturan
bir sessiz darbenin
gürültüsüz efendileri.
Olgular,
fırtınadan hızlı yürür bazen.
Küresel kapitalizmin kitabında
ne demokrasi vardır,
ne özgürlük.
Onun kutsalı sömürüdür,
pazarı sınırsızdır.
Ulus devletler artık
sadece birer şubedir:
İMF’nin kasasında mühür,
NATO’nun çizmesinde tokat,
BM’nin masasında zincir.
Ve biz hâlâ demokrasi arıyorsak,
yanlış kapının eşiğindeyiz.
Çünkü burjuva demokrasisi
çoktan mezara gömülmüştür.
Geride kalan yalnızca
küresel şirketlerin sekreterliği,
taşeron iktidarların köleliğidir.
Ama unutma:
toprak suskun görünürken
kökler iş başındadır.
Devrim,
bir niyet değil,
bir iradedir.
Cehennemin yolunu
“iyi niyet taşları” döşese de,
bizim yolumuzu
ellerimizin nasırı,
gözlerimizin ısrarı
açar.
Ve bilinsin:
faşizmin kapısında
bekleyen biziz,
zinciri kıracak ellerimizle,
türkümüzle,
ateşimizle.
Kayıt Tarihi : 1.10.2025 12:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!