Saramadığı yaralar kadar,
Saklayamadığı kederin peşindeydi.
Ahraz gecelerinin dilsiz sokaklarında,
Yüreği varlığını sürdürüyordu.
Ellerinin yürüdüğü yerle,
Kalbinin kaldığı yer aynı değildi.
Gölgelerden ardı değil, içeriden geçiyordu, Koşuyordum… kaçmıyordum.
Bir kapının saklandığı yer,
“Buraya kadar geçmişin sesi” dedi.
Ve yürüdüm, bu kez kaçmak için değil,
Başlamak için… yeniden.
Aşikârın tahtı yıkıldığında,
Ömrümün yarısı sabır'a,
Kalanı teselliye,
Son parçası kahra yüklendim.
Bakışımda feryat,
Acımda dua, isyan, teslimiyet...
“Her şey apaçık Aşikâr” dedim,
Ve sustum... Bir kapı aralandı,
“Buraya kadar geçmişin sesi” dedi.
Ve yürüdüm, bu kez kaçmak için değil,
Başlamak için… yeniden.
Bazı kışlar öyle iz bırakır ki,
Bahar gelse de kar kalkmaz içten,
Kırılganlığım gücüm oldu,
Kendilerini kayıp ederek buldum ben.
Karanlık yıldızları belirgin kıldı,
Korkuyu geçtim, buldum.
Her düşüşün bir doğuştu aslında,
Her düşüşün bir dengesinin kapısıydı.
Nefes en güçlü duamdı,
Her nefeste geçmişi bırakıp,
Şimdiye tutundum.
Ve anladım, ışık bazen yürekte doğar,
Yaralar kabuk bağları,
Küllerde köz kalır…
Ve insan, kendini kendine göre bulur.
Kayıt Tarihi : 11.11.2025 12:42:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu eser, Emrullah Çelik’in “Yolun Yarısında” adlı kitabından esinlenilmiştir. Her satırında bir yara, her kelimesinde bir şifa saklıdır…



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!