Şiir konuşturur
içindeki kin olsa
dökeceksin kağıda
hiç şansın yok
usunun aynasıdır o çırılçıplak
seviyorsan söyleyeceksin
kaçmak yok.
Dil yalan söyler
yalan söyler eller
ve kimi zaman sevişmeler
şiir yalan söylemez.
Gözlerin
unutulmuş bir gülümsemenin
dünyaya meydan okutturacağı
bir yeni ''ben'' di
gözlerin küçük canım
sendi.
Geceleri gece yapan gözler
ay ışığında otururken ben
erik ağacımla birlikte
onlardı yeşile vuran ışık
gördüğüm
kör olmaktan korktuğum.
Gözlerim kücük canım
küçücük, büyücük
gördü göreceğini
gördü kötülüğü
karanlığın öcünü
gece yarısı yataktan fırlayan
gözlerimdi
çarpılan araba kapılarında
perde aralığından
çaresiz sızan
ışığımdı gözlerim
bir sana bakmaya doyamadı.
Gözlerin, gözlerim
ve son yaz
sancısı beynim
şiir mermisinin sesleri altında
hiç bir zaman
seninle yürüdüğüm kadar
güzel olmayan denizin kıyısında
bana hep seni sunuyor.
Sesini duyuyorum
ömrüme doğan gülücüklerini
nereden bilirdim ki
küçük canım
yıllar sonra
ansızın
denize ulaşacak
gözyaşı sellerimi.
Gözyaşlarım
yıllarca sakladığım
yasak kitaplar
minicik bir dergi
pelur kağıttaki buluşma notu
karanlık sokaklar
fısır, fısır konuşmalar
bilmediğim isimler gibi sakladığım
en büyük sırrım
gözyaşlarım, merhaba.
Demir aktı yatağından.
Kum oldu kaya.
Doğan döndü yuvaya.
İsmail kurtuldu esaretten.
Ağlamak ne güzelmiş
hiç yaşanmamış bir sevdaya.
Gözyaşlarım denizde damla olsanız da
biter hasretim
Demir de, kayada açan güle
Doğan yavrusuna
İsmail kavuşur yavuklusuna
hoşgeldiniz, merhaba.
İşte böyle
dünkü gazeteyi
okur gibi geçiyor hayat
ne söylesen boş kimi zaman
kimi zaman sevdalar
uğrunda kendini parçaladığın
bir uzun yürüyüş boş
gibi gelir insana.
Tam buldum dediğinde doğruyu
uzattığın ellerin boş.
Sen de karışırsın dünkü gazetelere
tutan okuyan yok
arşivlerde bir nüsha
sararmış boş sayfanla
bekleyeceksin çare yok
narin bir el
iç içe dünyanın
ikinci sayfasını açsın diye.
Çevir beni.
Sana dünyanın
sana öpülesi ülkemin
üç beş pis elde
nasıl ırzına geçilyor anlatayım.
Manşetten sorayım sana
nerde sevgi
içtenlik nerde
nereye tıktılar arkadaşları
çocuklara kıydıran pis eller
düşünür mü yeşili, hayvanları.
Gözün gördüğüne
dayanmıyor artık yürek sevgilim
ikiyüzlülüğün sanat
boyun eğmişliğin kanaat
ve dönekliğin moda
olduğu bu dünyada
üç beş gün de olsa sevdalanmak
inan tek güzellikti
diye yazacağım sana.
Çevir beni
oku beni.
Biz ve okumak
bu ülkede canım yasak da olsa
üç beş satır mutluluk
üçyüz, beşyüz satır umutsuzluk
binüçyüz, binbeşyüz satır rezillik
yazacak da olsam..
Çevir beni.
Oku beni.
Gör
sevdaları
ne hallere koydular.
Ben bu şiiri yazmaya çalışırken biri
radyoda diyor ki;
'Bindokuzyüzdoksanlar
ülkemizde demokrasinin yeşerdiği yıllar olacaktır.'
Topluca ırzına geçilen dünyanın
yerli mastürbatürü
utanmayı öğrenemedin
susmayı öğrenseydin bari.
Gel de dayan
gel de aşktan başka
avucumda yalpalayan
sevdandan başka
sığınacak bir şey bul.
Sevdalardır aslolan
ayrılık değil
yaşamaktır
ölüm değil.
Bugün doğum günüm biliyor musun
harikulade bir müzik eşliğinde
saçımın akını
dökmeye çalışıyorum kağıdın üzerine
ellerimde sen sanki
kağıttaki yüzüm kağıt
ve kendime kızarak.
Oysa epey olmuştu
kalemden ayrılalı
ve sabahı
şiirin kadehini
kaldırarak karşılamayalı.
Doğan güneş
sakla yüreğimin çırpıntılarını denizden
yükselmesin dalgalar
sakın balıkcılara bir zarar gelmesin.
sakla lodosumu
gümüş balıkların pulları solmasın.
Deniz
bırak kavuşsun
kendi okyanusuna.
Bırak yumuşacık uzanmasıyla
altın kumsallara
sere serpe
dost olsun.
Bir şiir okusun bana
onunla sabahı karşılarken.
''Ellerin ellerimi bulunca canım
bütün renkler soluyor''
diye başlasın.
''Sadece dokunmak kalıyor''
diye bitiversin ansızın.
Dokunuşunun ürpertisi
hasretle uyanmak
ellerine.
Ellerin ellerimde olunca küçük canım
öpücüklerimle
nakışlar işlerim parmak uçlarına
rengi renk
ilmiği denk
sonra bırakıp gidersin beni
denizin kıyısında.
Sen bıraksan da
deniz beni bırakmıyor
sende çeyiz renkler
bende deniz kalıyor.
1991/T.Ugan
Kayıt Tarihi : 17.1.2010 14:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!