kORSAN Şiiri - Mustafa Öcalan

Mustafa Öcalan
58

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

kORSAN

Bu akşam yazmalıyım. Yazabilir miyim ki? Yazmalısın yazmalısın… Korkma öyle. Kim okuyacak ki yazdıklarını?

İyi de olsa, kötü de olasa sana ait değil mi? beğenmezsen siler atarsın.. İyi de, ne yazacağım; neyi, kimi? Başlayabilir miyim ki? Yayır hayır, senin işin değil yazmak, beceremezsin! Becerirsin... Beceremezsin. Valla ister becer ister becerme ama, sen gene de yazmalısın derim ben. Yaz da, ne yazarsan yaz. 'iyi' yaz, 'kötü' yaz, 'eğri” yaz, 'büğrü' yaz, kendini, O'nu, uzakları, yakınları yaz...

Ama sen yazma gene de….. Yaz Yaz… Bak Korsana, pır pır ediyor odanın içerisinde sevincinden. Şimdi de kondu zeytin ağaçlarını görüntüleyen tuvalin sırtına... Gagasını sürtmekte duvara. Sarı- beyaz arası nüanslardan oluşan eşsiz rengi ve şeytanımsı bakışları, kısacık gagasıyla arasıra bana bakmakta... Ah! Şimdi de pencereye uçtu, tüle tutunmaya çalışıyor… Düşmemek için nasıl da geçirdi tırnaklarını? İnatçıdır. Kafasına koyduğunu başarır hep. Bak hele şimdi de beni gözetliyor. Anladı benim yazamadığımı. ''Moruk ne anlarsın sen yazı yazmaktan” dedi gibi geldi bana. Tam duyamadım. Demiş olsa da, ben biliyorum ki, Korsan beni seviyor. Odaya her girişimde kafesinin içerisinde nasıl da pır-pırlanıyor öyle? Dünyanın en güzel seslerini çıkarıyor? Yaaa..! . Benim gelişimi kutluyor işte...

Ben Korsan'ı seviyor muyum? Önceleri pek değil. O, aslında Mehmet'in Korsanı. 'Baba Korsan'a iyi bak.' deyip, uçtu gitti Okyanus ötesine. Neden gitti...? Uçmayı çok sevdiğinden mi Korsan gibi, ya da başka bir nedenle mi? Uzaklarda, çok uzaklarda kanat çırpmayı yeğledi. Karnında iki aylık Irmak'la Füsun'da gitti beraberinde.Gittiler işte...Beni de, Korsan'ı da, tüm yakınlarını da, üstelik canlarından çok sevdikleri ülkeleri Türkiye'yi de terk edip gittiler.Oysa ki, bu ülke onlara üniversite öğrenimi yaptırmış, öğretmen olmuşlardı. Ekmeğini yemiş, sularını içmiş, havasını solumuşlardı...Ama gittiler. Korsan kaldı bana yadigar...

**************************************

Dur Korsan! Dolaşıp durma başımın üstünde öyle. Şımarık…! Oh olsun, seni de bırakıp gitti işte Mehmet yaaa... Anımsarsın kuşkusuz. Giderken ne demişti mehmet bana:

'Ne oldu baba? Ben bildim bileli mücadele içindesin. Neyi hallettiniz? Bak bakalım kimler yönetiyor ülkeyi. Başaramadınız işte. Yaşamam bu ülkede ben! Şu kişiliksiz, bilimsiz, yobaz öğretmenlerin ellerine doğacak çocuğumu güvenle bırakabilir miyim? Okul sahipleri dersen para kazanmaktan başka düşünceleri yok. Çağdaş eğitim umurlarında değil. Öğrenciler onlar için bir mal sadece. Yahu baba, neredeyse haftanın yedi gününü çalıştırıyorlar beni. Üstelik kendi aracımı okulun işi için kullanıyorum da, benzin paramı bile vermiyorlar. Kene gibiler kene. Gideceğim, ansımı deneyeceğim. Çocuğuma iyi bir eğitim ve iyi bir gelecek hazırlamağa çalışacağım. Başaramazsam döner gelirim geri. Ben eşek olduktan sonra nasıl olsa semer vuran çok olur..'

İşte böyle korsan, gittiler. Kaldık mı şimdi baş başa ikimiz?

Ben Korsanı seviyorum. O istediği kadar geçsin dalgasını... Şu anda kafesine girdi. Beni gözetliyor. Kapısını kapatacağımı anlıyor, bu kesin. Daha ben ayağa kalkmadan çıkıp kaçıyor dışarı. Kaçması bir şey değil de, sıçıyor sağa-sola yahu! ... Bir de selpakla bok temizliyorum nokta nokta...

Ah Korsan! Sen bir kuş, bir kanarya değilsin biliyorsun bunu. Seni görünce Mehmet'i anımsıyorum.Kırmızı yanakları, kartalımsı burnu, bazen sert, bazen yumuşak ahbun yüzü geliyor gözlerimin önüne...Füsun, Irmak....

Artık seni görmek istemiyorum Korsan! İstediğin kadar hiç de güzel olmayan o sesinle şakıyarak dikkatimi çekmeye çalış.. Sen geç dalganı istediğin kadar… Bakımını da yapmayacağım işte…

***********************************

Ama Korsan dayanamam sana. Yemin- suyun biter. Bitlenirsin. Yaaa, gül bakalım gül... Ama dur, bu kadarı yeter. Tutup sokacağım kafesine seni. Biliyorsun soba tütüyor bazen. Pencereyi açmak zorunda kalıyorum. Ya kaçarsan dışarıya… Gelemezsin gayrı… Dışarıları zordur Korsan, soğuk... Yem bulamazsın, ayaza dayanamazsın. Olmaz korsan. Sen gene de kafesinde kal. Yem, su hazır. Altını da değiştiriyorum sıklıkla. Bitlendiğinde ilaçlıyorum da seni. Tamam tamam, kafeste durmakta kolay değil doğallıkla. Kısıtlı tüm hareketlerin. Doya doya kanat çırpıp uçamıyor, daireler,elipsler çizip dalamıyorsun gökyüzünün maviliklerine. Büyük bir özlem içinde olduğunu biliyorum korsan. İnan ki sana göre değil dışarıları.. Senin bilmediğin o kadar tehlikeler var ki.. Zehirli ilaçlar; kirletilmiş göller- denizler, akar sular...Siyanürlü atıklar,salgın hastalıklar... İşsizlik, evsizlik, okulsuzluk... Bir de Korsan yobazlar var yobazlar. Oturmuşlar da küresel haydutun dizlerine, alimallah yakaladılar mı seni boyayıverirler siyaha da, bir daha çıkamazsın el içine.. Korkunç bir kriz de var ama ondan sana bahsetmeyeceğim. O küçücük yüreğin dayanamaz da, kalıveririm yapayalnız sonra....

Sen gene de kal kafesinde. Suyunu tazeledim, yemini koydum, kafesin de pencere önünde, doğayı da izliyorsun. Bak keyfine. Biliyorum biliyorum…' Mutluluk kursaktan ibaret değil' diyorsun değil mi? 'Mehmet beni bırakıp gitti.' diye matemde olduğunu bilmediğimi de sanma sakın. Sık sık ötmemen ondan. Utanmasan hiç ötmeyeceksin de seni bakmayacağımdan korkuyorsun değil mi? Çıkarcı seniiii. Böyle düşünüyorsan ayıp ediyorsun. Seni bıraktı da beni bırakmadı mı sanki?

Haylaz! Gene mi dışarı çıktın sen kafesinden haa? Şimdi yakalayacağım seni. Neden mi? Bırak nedenini! Bir -kaç satır yazdırmadın bana. Her yanı pislettin. Ağlama korsan, tutacağım seni. Hadi bakalım kafese... Çık ta göreyim şimdi.. Hadi hadi.. Şimdi de despotlukla suçlama beni..Bırak ta işime bakayım...

Ağlıyorsun ha? Bak sen. Sulu gözlü … Birazdan gelir çıkarırım kafesinden seni tamam mı? Avuçlarımın içine de alacağım, yanaklarını yanaklarıma da süreceğim… Biliyor musun Korsan, gözlerinin içine de bakmak istiyorum. Çocuk gözlerine benzer mi gözlerin, anlamak istiyorum. Öyle özledim ki çocuk gözlerine bakmayı. Bir bilsen Korsan ne erişilmez mutluluktur çocuk gözlerine bakmak... Ne heyecanlıdır, doyum olmaz o gözlere... Bir okyanustur çocuk gözleri. Tüm hüzünler-sevinçler, korkular- irkilmeler, ürkeklikler; güven ve güvensizlikler, sevgiler- sevgisizlikler, ezilmişlik- horlanmışlıklar.... Hepsini barındırırlar maviliklerinde, karalarında,elalarında...Yaşamaktır çocuk gözlerine bakmak Korsan. Anlamaktır, doymaktır.. Mutlanmak, umutlanmaktır...

Şimdi de çocuk gözlerini kıskandın degil mi Korsan? Hadi hadiiii, sanma ki anlamadım. Çaktırmıyorsun ama tanırım seni. O nokta gözlerini de, sol yanağındaki siyah benlerini de çok seviyorum. Bilmemezlikten gelme. Senin gözlerine bakmak ta mutlandırıyor beni.

Çıkmak mı istiyorsun? Tamam söz. Şimdi anlatacaklarım çok önemli. Eğer can kulağı ile dinlersen açacağım kapını... Ne mi anlatacağım? . Üzüleceksin ama anlatmak durumundayım: Filistin varya Filistin. Kaç gündür televizyon camlarında Filistin Çocukları’nın gözlerini görüyorum. O ne büyük, o ne korkulu gözler Korsan bir görsen! Üstlerine dolu tanesi gibi yağıyor bombalar; kaçışıyorlar, düşüyorlar, nar taneleri gibi saçılıyorlar etrafa...! Binalar üzerlerine yıkılıyor Korsan üzerlerine! Toz duman içinde her taraf..! Korsan, omuzlarından kopmuş çocuk başlarındaki çocuk gözlerini gördüm! Gene de meydan okumaktaydılar bombalara. O gözler, o gözler... Beni insanlığımdan utandıran o gözler...Ama korsan, inan ki, o gözler varya o gözler; Filistin Çocukları ‘nın gözleri...Anam-avradım olsun ki Korsan, o bombaları yenecekler bir gün biliyor musun? Gör bak! Bu söylediklerimi koy kafanın bir kenerına. Filistin Çocukları’nın akıtılan kanları, binlerce karanfil olup boy atacaklar topraklarında Filistin’in!

Söyle söyle. Bir daha söyle bakayım! Türkiye mi? İstanbul, Hakkari mi? Çöplükler, tinerciler, mendilciler, dilenciler, ırzına geçilen çocuklar haaaa! Yahu ne de çok şey biliyorsun Korsan. Köprü altlarında, kapı diplerinde 'it gibi titreyen' çocuklar mı? Tamam tamam anladım. Bunlara ilgisiz kaldığımı söyleme bana. Sanma ki o cocukların gözlerini görmedim ben. O çocukların gözleri beyazlaştırdı saçlarımı Korsan! Söyletme beni şimdi! O yüzden 'KELEBEK KANADI YÜREĞİM' yırtık benim anlamıyor musun! O gözlerin her biri için bir can verdim de, gene de alamadım ellerinden bezirganların...

Acımasız davranma bana Korsan! Ne olur bir kez de sen benim gözlerime bak! Haksızlık etme korsan, haksızlık etme bana...!

***************************************

Korsaaaaaaannn! Müjde Korsan! İşte Mehmet cama gelmiş. Füsun omuzundan bakıyor, Irmak kucağında... Dur seni alayım kafesinden... Bak, tanıdın değil mi Mehmet'i? Irmak'ta nasıl büyümüş ama? Bak bak seni tutmak için cama sarılıyor görüyor musun? Nasıl da gülümsüyor bak..Gülümsedikçe güller açıyor yanaklarında değil mi korsan?

***********************************

Şimdi de Irmak'ı kıskandın değil mi? Ben seni çok sevmiyor muyum Korsan? ..

Mustafa Öcalan

31 Aralık2008/ Altınoluk

Mustafa Öcalan
Kayıt Tarihi : 20.2.2009 23:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mustafa Öcalan