Ne bu yüz, ne bu bin bir surat.
Önümde kurulu, Köprüy-ü sırat
Ne bir tavsiye bu, ne de nasihat.
Yatağımda, ecel terleri döktüm.
Ne başı, ne sonu var o derenin
Ne alanı var, ne soranı verenin
Yerinden fırlamış gözü, görenin
Yatağımda, ecel terleri döktüm
Katırdan büyük akrepleri var
Deve boynundan kalın, yılanlar
Etrafında, hilal olmuş insanlar.
Yatağımda, ecel terleri döktüm.
Suyu sanki lav, dağı nerededir?
Alem çırılçıplak, korku perdedir.
Kimi köprü üstünde, kimi yerdedir.
Yatağımda, ecel terleri döktüm
Tanıdık aradım, köprü başında
Ne garip, hepsi de aynı yaşında.
Kömür gibi yanıyor, kaya taşı da
Yatağımda, ecel terleri döktüm.
Zincire vurulmuş, İblisi gördüm
Ateşten ilmek, sanki kördüğüm
Ben ne zaman ki, nerede öldüm.
Yatağımda, ecel terleri döktüm.
Zebani sanki dev, kapıya bakın
Ey nefis, gayrı günahtan sakın
Biraz samimi ol, ciddiyet takın.
Yatağımda, ecel terleri döktüm.
Allah’tan başka, sığınacak yok
Yağmur gibi yağıyor ateşten ok.
Nedir bu rızk hırsı, aç öleni yok
Yatağımda, ecel terleri döktüm
2020
Kayıt Tarihi : 9.9.2020 22:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir hayal ürünüdür.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!