Kapıyı açınca sokulan ürkek ışıkta,
Odaya hâkim olmuş zifiri karanlık.
Arkamda ki duvarda cılız gölgenin,
Mümessili olur tozdan bataklık?
Kapılar, rüzgâra bırakır gıcırtısını.
Asırlık yorgunluk bu menteşelerde,
Küf tutan bu kilitlerin kireççil acısı,
Metal yorgunluğunun ses tellerinde..
Ahşabın yıllara meydan okuyan rengi,
Asaletini kucaklar, toprak duvarların.
Gökdelenlerde arama bulunmaz dengi.
O geniş evleri ağırlayan, dar sokakların.
Sanki paşa dedenin sesi duyulur uzaktan,
Bir baklava telaşı başlar, lokumlar dökülür
Bir bayram arifesidir, bu gecikmiş yazdan,
Bohçacı kadının getirdiği kadifeler ölçülür..
Nice anıları, hatıraları saklar kandiller.
Bir karış toz hamalı, işlemeli sandıklar.
Yorgun duvarları okşar oyadan çiçekler,
Öyle onurlu ki, siyah beyaz fotoğraflar.
Pencerelere tutunmuş, o yaşlı asmalar.
Duvarları sarmış hanımeli ve karanfiller.
Kör kuyuya yaslanmış asırlık ıhlamurlar,
Ne kahveler içmiştir, şen şakrak gönüller..
2024
Uğur Musab Şahin
Kayıt Tarihi : 24.12.2024 13:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!