Bir Soyun Hatırası
Zaman çölde bir izken, yıldızlar yankıydı atamızdan,
Kum saatinin içinde dönerdi gök,
Ve her tanenin içinde bir dua,
Bir baba duası,
Bir annenin gözyaşı vardı…
Unutulmuş şehirlerin,
Terk edilmiş mezar taşlarının dilini konuşan çocuklar doğdu bizden.
Onların ellerine yıldız tozu bıraktık,
Dedik ki:
“Bu parıltı, bizim alın terimizdir —
Paranın değil, onurun mirasıdır.”
⸻
Kardeşliğe sarıldık,
Yaralı dağların eteğinde
Soyumuzun şifasını ararken…
Ve bir kadim mühür gibi
Kalbimize kazındı şu söz:
“Geçmişi silme, ama onu zincirin yapma.”
Zira affetmek,
Zamanın boynunu bükmekti.
Ve biz zamanı bükerek yürüdük;
Sırlı yollardan geçtik,
Kara deliklerin kıyısında
Torunlarımız için ateşten köprüler kurduk.
⸻
Bir gün,
Gökyüzü yeniden dile gelecek.
Ve evlatlarımız
İsimlerimizi Ay’ın karanlık yüzünde okuyacaklar.
Dedelerinin ışığıyla yazılmış
Bir soy destanı gibi…
Ekrem’in kalbinden dökülen sözlerle,
Hasan’ın omzunda taşıdığı sabırla,
Ve Vakkas’ın toprağa ektiği dua ile yazıldı bu hikâye.
Torunlar,
Yıldız şehirlerinde yürürken,
Kimi robot kimi insan,
Yine de bir selam verecekler
Kendi öz babalarına,
Hiç tanımadıkları ama hiç unutmadıkları atalarına.
Çünkü biz,
Malın kölesi değil,
Zamanın işçisi olduk.
Köklerimizle barışıp,
Geleceğe dua taşıyan yolcular olduk.
Ve şimdi,
Gözlerimizi kapatıp huzurla diyebiliriz:
“Yaşadık.
Yaşattık.
Ve unutturmadık.
Ekrem Parlak
02.09.2024
Kayıt Tarihi : 18.4.2025 15:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ekrem’in kalbinden dökülen sözlerle, Hasan’ın omzunda taşıdığı sabırla, Ve Vakkas’ın toprağa ektiği dua ile yazıldı bu hikâye.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!