Geriye Sadece Sessizlik Kaldığında”
kıyamet sonrası bir insanın, geçmiştekilere bıraktığı mektup
Ben,
son kalanlardan biriydim.
Ve artık
hiç kimseyim.
Bu satırları, rüzgârın bile uğramadığı
bir duvar parçasının gölgesine kazıyorum.
Belki bir gün biri okur…
Belki bir gün yeniden başlanır diye,
suskunluğun ortasına bir kelime bırakıyorum.
Siz oradaydınız,
her şey henüz mümkündü.
Gökyüzü hâlâ maviydi,
ağaçlar hâlâ fısıldıyor,
çocuklar hâlâ büyüyordu.
Ama siz
zamanı sonsuz sandınız.
Oysa zaman,
bir kibrit çöpü kadar narin,
bir kalp atımı kadar kısaydı.
Siz göllerin kuruduğu günü fark etmediniz.
Kuşların sesini sadece sabah alarmı sanıp geçtiniz.
Göz göze gelmeyi unuttunuz
ekranların göz bebeklerine bakarak yaşadınız.
Sevmeyi unuttunuz
çünkü sevgi, zaman isterdi
ve siz her şeyi hızla tükettiniz.
Bizler, ardınızdan gelenler,
sizi suçlayamadık.
Çünkü çoktan susmuştuk.
Dilimizde küller vardı,
küllerin içinde söyleyecek sözümüz kalmamıştı.
Birbirimize bakarken,
ne bir dua edebildik,
nede küfür.
Sadece sustuk.
Çünkü artık hayat bir anlam taşımıyordu.
Gök yoktu.
Toprak yoktu.
Su yoktu.
İnsan yoktu.
Sadece hala nefes alan bedenler,
ama içlerinde
yaşayan hiçbir şey kalmamıştı.
Siz yapay zekâya sonsuz zihinler öğrettiniz,
ama çocuklarınıza
nasıl sarılacaklarını unutturdunuz.
Kurtuluşu göğe baktığınızda değil,
grafikleri büyüttüğünüzde aradınız.
Sonsuzluk sandığınız her şey,
aslında bir düşüştü.
Ve biz o düşüşte
kanat yerine sadece
düş parçaları bulduk.
Şimdi…
bir gün bile dolmayan takvimler içinde kaybolmuş bu harabede,
sana sesleniyorum:
Ey geçmişte yaşayan insan,
bizden daha şanslıydın.
Çünkü hâlâ seçebilirdin.
Yok oluş, seninle başlamadı
ama senin göz yumduğun her şeyle hızlandı.
Bir gün biri çıkar da
bu harabelerin altından
bir fidan uzatırsa göğe,
ona anlatın bizi.
Bizi hiç tanımamış gibi anlatın.
Çünkü tanımış olmak demek,
aynı hatayı bir kez daha yapmamak demekti.
Ve olur da bir şiir yazarsanız yeniden,
maddiyatı değil, maneviyatı anlatın.
Teknoloji değil, insanlığı.
Yolculuk değil, sevmeyi .
Kaçmayı değil, kalabilmeyi.
Geriye sadece sessizlik kaldığında,
duyulan son şey
bir vicdanın çığlığı olur.
Ben işte tam oradayım şimdi
duyulmamış son çığlıkta.
Bana değil,
beni susturan sessizliğe kulak verin.
Çünkü o sessizlik,
sizden doğdu.
Ve bizi yok etti.
Kayıt Tarihi : 5.7.2025 22:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!