Seni diz çökmelerden kaldırıp, uçmaları versem kollarına.
Sonra, zaman geçse, çok eski olsak.
Ufak bir yalnızlık ayırsak kendimize, gerisi hep kalabalık.
kısa ömürlü kardeşlerin anısına
I.
sonsuzluk yaşındaydı / açtı şehrin kapısını / yorgunluğu girdi önce içeri / yıkıldı yere / ölü yorgunluğa bakıp, güldü çocuklar / çocuklar dünya güzeli kahkaha / öpücük yağmuru / baharda dünya / ...
hırçın biri (biri işte) dağınık bir günün üşengeç sabahında (günlerden bir gün işte) dudaklarında ısırılmış bir sevginin acısı çığlıklanarak (kanlı bir çığlık işte) ölümleri sorgusuz kalmış milyonların can çekişen itisiyle (milyonlarca ölü işte) suskun ve ihanetçi geçmişine dönüp (pis bir geçmiş işte) boşalttı şarjörü (kurşunlar, kurşunlar işte) öldürmek ve ölmek ilk kez böyle güzel görünüyordu ölülerin gözlerine
[Ölü Biri]
Kim sahipleri bu dünyanın
Başlarsak taşlar taşlar gülecek önce, sonra insan. Kıskanç demir boğacak kaplumbağayı. Duvar dibinde cinayet sergisi. Meraklılar kalabalığı. Konuşmaya başladığımızda bitmiş olacak şiir. Çok sonra, ah ki çok sonra alkışlayacaklar! Biz öldük bile. Dalgınlığınızdandır hala dolaşmamız ortalıkta.
Ayakları yaralı bir kaplumbağa düşlerimi yürüyor.
Ey gecikmişlik! Kapımı her zaman açık tuttum sana.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!