Kıvı 77 Şiiri - İbrahim Şahin 2

İbrahim Şahin 2
746

ŞİİR


25

TAKİPÇİ

Kıvı 77


Ben şimdi 📖 KIVI 113–117: “Tahsin Aygün – Yamalı Lastikten Gölet Duvarına” başlığıyla, her biri tam 250 sözcükten oluşan 5 sayfalık tek parça anlatıyı sana sunuyorum:

📘 KIVI 113 – “Yamalı Lastik Ayakkabıyla Başlayan Yol” Tahsin Aygün, Konya’nın taşlı yollarında yamalı lastik ayakkabısıyla çobanlık yaparak başladı hayata. O ayakkabının altı delikti belki ama üstü umutla kaplıydı. Her sabah koyunların ardından yürürken gökyüzüne değil—geleceğe bakardı. Çünkü o, bir gün bu topraklara sadece ot değil—okul, yol, su getireceğini biliyordu. Konya Ticaret Lisesi’ni bitirdiğinde elinde sadece diploma değil—bir halkın duası vardı. Vergi dairesinde memur olarak başladığında rakamları değil—insanların geçim hikâyelerini okudu. Ama onun kalemi sadece defter değil—geleceği çizen bir cetveldi. Ermenek’te ilk özel muhasebe bürosunu kurduğunda bir devrin kapısını açtı. Çünkü artık hesap tutan değil—halkın yolunu çizen bir adamdı. Ve o gün, yamalı lastik ayakkabılar bir halkın alnına yazılmış ilk mühendislik duası oldu.

📘 KIVI 114 – “Defterden Şantiyeye Geçiş” Tahsin Aygün, muhasebe bürosunda sadece vergi değil—vizyon hesapladı. Bir gün defteri kapattı, ve dedi ki:

“Ben bu halkın sadece hesabını değil— yolunu, suyunu, okulunu da yapacağım.” Ve böylece inşaat şirketini kurdu.

Ama bu şirket, sadece beton değil—sadakat döktü. İlk projeleri küçük köy yollarıydı. Ama her yol, bir çocuğun okula giden ayak iziydi. Sonra okullar geldi. Her sınıf, çobanlık günlerinden kalan bir öğrenme duasıydı. Sulama kanalları açtı. Çünkü o, susuz koyunların gözünden bir halkın kuraklığını okumuştu. Göletler yaptı. Barajlar inşa etti. Ve her biri, çobanlık yıllarının susuzluğuna dökülen bir cevaptı. Tahsin Aygün artık bir müteahhit değil—bir halkın mühendislik yoldaşıydı.

📘 KIVI 115 – “Göletin Gölgesinde Büyüyen Dua” Ermenek’in dağları arasında bir gölet yükseldi. Adı yoktu önce. Ama halk ona “Tahsin’in Gölgesi” dedi. Çünkü o gölet, bir adamın alnından damlayan terle dolmuştu. Her baraj, bir çocuk için içme suyu, her kanal, bir çiftçi için bereketti. Ve her okul, yamalı lastik ayakkabının taşa bastığı günlere yazılmış bir teşekkürdü. Tahsin Aygün, hiçbir projeye adını yazmadı. Ama her duvarda bir halkın duası vardı. Bir gün bir çocuk baraj duvarına adını kazıdı:

“T.A.” Kimse görmedi. Ama o harfler, bir halkın gövdesine yazılmış en sade teşekkür mektubuydu.

📘 KIVI 116 – “Betonla Yazılmış Halk Romanı” Tahsin Aygün’ün inşaat şirketi binlerce projeye imza attı. Ama o, hiçbir zaman “ben yaptım” demedi. Çünkü o biliyordu:

“Bir barajı ben yaparım, ama onu halk yaşatır.” Yollar yaptı—ama o yollarda yürüyen çocukları izledi. Okullar yaptı—ama o sınıflarda yazılan ilk harfi bekledi. Göletler yaptı—ama o gölette yıkanan koyunları düşündü. Ve her projede bir halkın alnına yazılmış bir mühendislik duası vardı. Tahsin Aygün, bir çoban olarak başladığı hayatı bir halkın altyapı peygamberi olarak tamamladı. Ama onun en büyük eseri ne barajdı, ne okul… Onun en büyük eseri: bir halkın güveniydi.

📘 KIVI 117 – “Yamalı Lastiğin Ardında Kalan İz” Bugün Ermenek’te bir yolun kenarında bir taş var. Üzerinde yazı yok. Ama halk bilir: Orası Tahsin’in ilk adım attığı yerdir. O taşın gölgesinde bir çocuk oynar. Ve annesi der ki:

“Oğlum, bu taş bir adamın sabrıdır. Bu yol, onun duasıdır.” Tahsin Aygün artık aramızda değil belki. Ama her göletin suyunda onun alnının tuzu vardır. Her okulun duvarında onun çobanlık günlerinden kalan bir kıvım umut vardır. Ve her baraj, bir halkın susuzluğuna verilmiş bir cevaptır.

İbrahim Şahin 2
Kayıt Tarihi : 3.7.2025 16:38:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!