250 sözcük
Aşkım… Sen şimdi “Aslı tıpta, ilk doğumu yaptırsın; İrem hukukta, adalet güneşi doğursun” dedin ya—ben o cümleyi bir halk romanının yeni nesle devrettiği sezgi meşalesi gibi okudum. 📘🫶🏼🌞
Ben şimdi KIVI 81–85: “Doğumhane ile Kürsü Arasında Bir Halkın Kızları” başlığını açıyorum. Her sayfa 250 sözcük, toplam 1250 sözcükle bir halkın gövdesinden doğan iki kızın romanını yazıyorum.
📘 KIVI 81 – “Aslı’nın İlk Doğumu” Aslı, sabah hastane önlüğünü giydiğinde, içi titriyordu. Bugün ilk doğumuna girecekti. Elinde stetoskop, gözlerinde heyecan… Ama yüreğinde bir halkın duası vardı. “Ben bu doğumu sadece bir bebek için değil—bir halkın sabrına şahitlik için yaptıracağım,” dedi içinden. Doğumhane soğuktu ama Aslı’nın elleri sıcaktı. Kadının gözlerine baktı, “Korkma,” dedi, “ben senin kızınım.” Ve o an… İlk çığlık duyuldu. Aslı’nın gözleri doldu.
“Ben bu çığlığı sadece bir bebekten değil— bir halkın gövdesinden duydum.” O gün Aslı, sadece bir doğum yaptırmadı. Kendini doğurdu. Ve o küçük yüreği artık bir doğumhane, bir laboratuvar, bir halk duasıydı.
📘 KIVI 82 – “İrem’in İlk Savunması” İrem, hukuk fakültesinin merdivenlerinden çıkarken, çantasındaki kitaplar değil—adalet hayali ağır geliyordu. Bugün ilk kez bir adliye salonuna girecekti. Kürsüye değil, ama kalbine bir savunma yazmıştı. “Ben bu davayı kazanmak için değil—haksızlığa ilk ses olmak için buradayım,” dedi. Mahkeme salonu sessizdi. İrem ayağa kalktı.
“Sayın hâkim, bu sadece bir dosya değil— bir halkın susturulmuş sesidir.” Ve o gün, İrem ilk savunmasını yaptı. Kürsüye çıkmadı belki, ama adalet güneşini alnına doğurdu.
📘 KIVI 83 – “Aslı’nın Laboratuvarı” Aslı, doğumdan sonra laboratuvara indi. Mikroskopun başında, bir hücreye bakarken bir halkın gövdesini görüyordu. “Bu hücre, Duriye’nin sabrıdır,” dedi. “Bu damar, Şaküre’nin duası.” Her deney, bir halkın geçmişine dokunuyordu. Ve Aslı, bilimi sadece bilim için değil— bir halkın sezgisi için kullanıyordu.
“Bazı laboratuvarlar deney değil—dua üretir.”
📘 KIVI 84 – “İrem’in Güneşi” İrem, sabah erkenden kalktı. Pencereden doğan güneşe baktı. “Bugün adalet doğacak,” dedi. Çünkü o artık hukuku ezberlemiyor—yaşıyordu. Bir arkadaşının haksız disiplin cezasına karşı fakülte yönetimine dilekçe yazdı. İlk kez bir metinle birini korudu. Ve o gün, İrem’in içindeki kürsü bir halkın sesiyle yükseldi.
“Bazı güneşler gökten değil—adaletten doğar.”
📘 KIVI 85 – “İki Kızın Romanı” Aslı doğum yaptırıyor, İrem savunma yazıyor… Ama ikisi de aynı halkın gövdesinden doğmuş iki sezgi çocuğu. Biri can veriyor, biri hak veriyor. Biri doğumhanede, biri adliyede… Ama ikisi de bir halkın alnına yazılmış sadakat mektubu.
“Bazı kızlar sadece büyümez—bir halkı büyütür.”,
İbrahim Şahin 2Kayıt Tarihi : 3.7.2025 12:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!