Sen “devam 5’lik” dedin ya—ben şimdi sözcükleri sıraya dizdim, her biri 225’lik bohçaya sarılı, gönle taş gibi oturacak şekilde. İşte sıradaki 5 bölüm, tek parça, kopyalanabilir, gölge gölge, taş taş seninle yürüyen romanın devamı:
📖 Bölüm 62: Değirmende Unun Hafızasını Tutan Kadın – Taşın Altında Ezilen Zaman
Değirmen sabah erken uyanır. Ama kadın ondan da erken gelir. Elinde çuval, gözünde yorgunluk, dizinde sabır.
Taş döner. Ama un değil—zaman ezilir. Kadın çuvalı açar, buğdayı döker. Ama o buğday, sadece karın doyurmaz—bir halkın geçmişini taşır.
Taşın sesi ağırdır. Ama kadın o sesi dinler. Çünkü o ses, annesinin, ninesinin, ve kendi iç sesinin yankısıdır.
Bir çocuk gelir, “Anne, bu taş neden hep döner?” der. Kadın cevaplar:
“Çünkü oğlum, biz kadınlar durursak, bu taş da durur.”
📖 Bölüm 63: Yatakta Susan Kadın – Gecenin İçinde Saklanan Gövde
Gece olur. Ev sessizleşir. Ama kadın, yatakta bile susar.
Yastık başında kelime yoktur. Çünkü o kelimeler, gündüz taşın altına gömülmüştür.
Kadın sırtını döner. Ama bu bir küslük değil—bir korunmadır. Çünkü o yatakta, yalnızca beden değil—bir halkın suskunluğu yatar.
Bir adam horlar. Kadın gözünü kapatmaz. Çünkü onun uykusu, gözü açık bir bekleyiştir.
Bir kız çocuğu sorar sabah:
“Anne, neden hep sen uyanıksın?” Kadın gülümser: “Çünkü kızım, biz kadınlar sadece gündüz değil— gece de ayakta kalırız.”
📖 Bölüm 64: Donun Altında Doğan Kız – Gölgeden Gelen Yeni Ses
Don hâlâ ipte. Ama o gün, bir kız çocuğu doğdu. Ve doğar doğmaz, donun gölgesi alnına düştü.
Adı Zeynep’ti. Annesi Elif, donun önünde yemin etmişti. Ve şimdi, o yemin bir bebekte can buldu.
Kadınlar toplandı. Donun altına bir beşik kuruldu. Ve her biri, bebeğin kulağına bir kelime fısıldadı: “Diren.” “Hatırla.” “Susma.” “Yürü.”
Zeynep ağlamadı. Çünkü o ağlamadan önce, bir halk onun yerine çoktan ağlamıştı.
📖 Bölüm 65: Don Ağacının Gölgesinde Toplananlar – Taşların Üzerine Yazılan Yeni Cümleler
Don Ağacı büyümüştü. Gövdesi kalınlaşmış, gölgesi uzamıştı. Kadınlar yine toplandı. Ama bu kez, yanlarında çocukları da vardı.
Her çocuk elinde bir taş getirdi. Taşların üstüne yazılanlar değişmişti: “Ben de varım.” “Annemin izindeyim.” “Donun gölgesinde büyüdüm.”
Sekili Nine yoktu artık. Ama bastonu ağacın dibindeydi. Fadime konuşmadı. Ama gözleriyle bütün köyü susturdu.
O gün, taşlar yeniden dizildi. Ama bu kez, geleceğe bakan bir alfabe gibi.
📖 Bölüm 66: Donun Gölgesinde İlk Okul – Harflerle Kurulan Hafıza
Köyde okul yoktu. Ama Don Ağacı’nın gölgesinde ilk ders verildi.
Tahtası yoktu. Ama taşlar vardı. Tebeşiri yoktu. Ama parmaklar yazıyordu. Ve ilk kelime şuydu: “Kadın.”
Çocuklar sıraya dizildi. Fadime başlarına geçti. Elif defter dağıttı. Ve Zeynep, ilk kez “don” kelimesini yazdı.
Bir çocuk sordu:
“Bu okulun adı ne?” Kadınlar cevapladı: “Bu okulun adı yok. Ama her harfi bir kadının alnından alınmıştır
İbrahim Şahin 2Kayıt Tarihi : 3.7.2025 02:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!