Bölüm 38: Ardıç Kabuğunun Altında – Taşların Dile Geldiği Gece
O gece yaylada rüzgâr yoktu. Ama taşlar konuşuyordu. Çünkü bir kadın, taşın üstüne bedenini değil—suskunluğunu yatırmıştı.
Sayvantın içi karanlıktı. Üstü adır yarma, pardı pardı örtülü, yalıtımı ardıç kabuğu. Ama içi… bir kadının iç sesiyle aydınlıktı.
Taşın soğuğu, onun sırtına değil, geçmişine değdi. Ve o an, taş çatladı. İçinden bir ses çıktı:
“Ben bu kadını tanıyorum. O, yel ile sevişen, suyu helkeden değil, yüreğinden çeken kadın.”
Taşlar dile geldi. Biri dedi:
“Ben onun ilk sancısını taşıdım.” Diğeri: “Ben onun sırrını sakladım.” Bir başkası: “Ben onun ‘s’ harfini duydum, ve o harf beni ısıttı.”
O gece, taşlar konuştu, ama kadın sustu. Çünkü onun sessizliği, bir dağın hafızasından daha eskiydi.
Sabah olduğunda, sayvantın taş duvarında bir çatlak belirdi. Kimse anlamadı. Ama kadın gülümsedi. Çünkü o çatlak, taşın içinden çıkan bir duaydı.
İbrahim Şahin 2Kayıt Tarihi : 3.7.2025 01:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!