ölüm 1: Ceket Asılsa Yeter
Kasabanın adı bile unutulmuştu artık. Ama herkes bilirdi: TSİP’in 1964’te %98 oy aldığı, ceketin bile seçimi kazandığı yerdi burası.
Ve o ceket, bu kez bir kel çobanın sırtındaydı.
🧺 Bölüm 2: Keş Ekmek ve Kürekte Sepet
Kel Çoban’ın evi yoktu, ama her sabah 20-30 keçisiyle dağın göğsüne göç ederdi. Azığı: sadece keş ekmek. Evde arada bir bulgur pilavı, meyve, sebze, çay, kola? Yoktu. Ama eksik de değildi.
Küreğinin ucunda bir sepet asılıydı hep. Bahçe sahibi üzüm, domates, biber koyarsa çocuk gibi sevinirdi. Ama asla izinsiz almazdı. “Emanet değilse, kıvı da değildir,” derdi.
💧 Bölüm 3: Değirmen Arığı’nda Merav
Kasabanın su nöbeti vardı. Kimdeyse nöbet, Kel Çoban sabah erkenden gider, Değirmen Arığı’nın başına otururdu. Ne tarla isterdi, ne bağ. Sadece suyun sesini dinlerdi. Biri ekmek verirse yerdi. Vermezse, suyun kıvısıyla doyardı.
🧥 Bölüm 4: Ceket mi, Kahraman mı?
Basın bir gün geldi. Manşet attılar:
“Ceket değil, kel çoban kazandı!” Ama o sadece güldü. “Ben kazanmadım,” dedi, “Ben sadece suyun nöbetçisiyim.
İbrahim Şahin 2Kayıt Tarihi : 6.7.2025 03:08:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!