Kıvı 159 Şiiri - İbrahim Şahin 2

İbrahim Şahin 2
735

ŞİİR


25

TAKİPÇİ

Kıvı 159

Körpınar’da keklik vurulmuş, ama asıl hedef oy sandığıymış. Hüsamettin Öğretmen sabah 07.30’da yeğenlerine çay değil, “koltuğu” ikram etmiş. Rakip partinin seçmeni gelmiş, o da demiş ki:
“Hoş geldiniz, sandıkta değil, gönülde yarışırız.”
Köy kadınları don dikmiş, ama biri yanlışlıkla “oy pusulası cebine” fermuar koymuş. Seçim günü herkesin donu sağlam, ama fikirler uçuşuyor.
Mizah Kıvısı 1: Mahmut sandık başında oy kullanırken “Hocam, bu pusula neden ıslandı?” demiş. Öğretmen gülmüş:
“Evladım, o senin terin değil — demokrasinin buharı.”
🎭 Mizah Kıvısı 2: Fadime sandık görevlisi olmuş. Her oy pusulasına mühür basarken “Ben bu köyün kaderini mühürlüyorum,” demiş. Mahmut dayanamamış:
“Fadime, senin mührün sadece pusulaya değil, kalbime de bastı.”

🎭 Sayfa 2 – Keklikten Kıvıya, Şalvardan Şiire
Batman kaklığı mı güzel, yoksa Mahmut’un şalvarı mı? Köyde tartışma büyümüş. Hüsamettin Öğretmen araya girmiş:
“Şalvarın güzeli olmaz, içinde yürüyen niyet güzeldir.”
O sırada biri demiş:
“Hocam, bu şalvar biraz dar.” O da gülmüş: “Dar olan şalvar değil, senin sabrın evladım.”
4 – Balbeki’nin Dibinde Duran Söz Aybağam Deresi kıyısında Mahmut elinde tahta kaşıkla karıştırıyor:
“Hocam,” diyor, “aşk dediğin nedir?” Hüsamettin Öğretmen gülümsüyor: “O, kazanı dibi tutmadan karıştırmaktır, evladım. Gözünü kaçırmadan, ama dibini de yakmadan…”
O sırada Fadime geliyor, elinde iki çömlek. Biri kıvıyla, biri sükûnla dolu. İkisini karıştırıyor. Ve o an köydeki tüm sözlüklerde ‘aşk’ kelimesi yeniden tanımlanıyor.
Sayfa 4 – “Kazancı’da Ağda Tutmazsa, Aşk Yanar”
Mahmut, Hüsamettin Öğretmen’in evine sabah çayı bahanesiyle geldi. Ama niyeti çay değil, Fadime’nin ocağındaki bakır kazandı. Ağda kaynıyor, kıvam arıyor. Hoca baktı,
“Evladım, aşk gibi bu da: erken karıştırırsan olurken bozulur, geç kalırsan dibini tutar.”
Mahmut anlamadı. Fadime bir damla limon sıktı, ağda parladı. Mahmut o gün anladı: Limon bazen şekerin bile yüreğini titretir.
🎭 Mizah Kıvısı 1: Mahmut ağdayı tadınca dudaklarını buruşturdu:
“Hocam bu biraz acı mı olmuş?” Hoca gülümsedi: “Acı değil evladım, Fadime’nin sabırsızlığı.”
🎭 Mizah Kıvısı 2: Ağda soğurken, tavuklar kazanın etrafına toplanmış. Mahmut bağırmış:
“Bırakın kızlar, bu kıvı size göre değil!” Tavuklardan biri gıdaklamış: “Biz Fadime’den ders alıyoruz, aşkı kokudan öğreneceğiz.
📘 Sayfa 5 – “Kazancı Lisesi ve Donlu Devrim”
Kazancı’ya lise açılacağı haberi yaylada davuldan önce yürüdü. Çoban Tığgulak sabah sürüyü salmak yerine, “Bugün çocuklar ilim öğrenecek,” diye keçilere nutuk çekti. Hüsamettin Öğretmen belediye başkanı sıfatıyla değil, don diken, şalvar diken gönül başkanı kimliğiyle sınıfları gezdi.
Fadime okula kaydolmuştu. Şalvarının cebinde tükenmez kalem, ama sırtında hâlâ helke izi. Sınıfta ilk dersi Öğretmen Mahmut verdi:
“İçinizde 'sınav korkusu' olan varsa… bilsin ki biz kıvının içinden çıktık, kağıttan korkmayız!”
🎭 Mizah Kıvısı 1: Yoklama alırken Fadime ciddiyetle seslendi: “Burdayım öğretmenim ama aklım bahçede.” Öğretmen cevap verdi:
“İyi, aklın bahçedeyse bedenin sınıfta kalsın. Zaten bilgi toprağa düşmeden filizlenmez.”
🎭 Mizah Kıvısı 2: Mahmut, teneffüste Fadime’ye açılmak istedi. “Elindeki silgiyi bana verir misin?” dedi. Fadime bakmadan:
“Kalem kırılmadan silgi verilmez Mahmut.” Mahmut o gün ergenliğe değil, edebiyata geçti
Sayfa 6 – “Kaymakam Vekili, Kıvı Arabulucu”
Kazancı’da iki aile yıllardır küs. Birinin ineği ötekinin bostanına girmiş, ama mesele inek değil — dede yadigârı toprak. Hüsamettin Erdem çağırmış ikisini de. Çay demlemiş, sofraya kuru ekmek koymuş. Demiş ki:
“Bu ekmek kuruysa, sizin gönlünüz de çatlamış demektir. Ama suyu ben koyarım, siz yeter ki kırıntıyı paylaşın.”
O gün bostan da affedildi, inek de. Ama asıl barış, iki ailenin çocuklarının aynı sıraya oturmasıyla başladı.
🎭 Mizah Kıvısı 1: Mahmut araya girmiş:
“Hocam, bu uzlaşma protokolü mü, yoksa düğün davetiyesi mi?” Hoca gülmüş: “Evladım, bazen barış, düğünden daha çok oynatır insanı.”
📘 Sayfa 7 – “Adliyelik Olay, Helkeli Çözüm”
İki kız saç baş yolmuş. Biri demiş:
“Sen benim helkemi çaldın!” Diğeri: “Senin helken benim gölgemde kurudu!” Kız babası baltayla gelmiş, karşı kıza tahra savurmuş. Olay adliyelik. Ama Hüsamettin Erdem demiş ki: “Bu köyde mahkeme yok, helke var. Helkeyi paylaşamayan, kıvıyı da taşıyamaz.”
Kızlar barışmış. Helkeler değiş tokuş edilmiş. Ve o gün Kazancı’da ilk “helke uzlaşma protokolü” imzalanmış.
🎭 Mizah Kıvısı 2: Fadime demiş ki:
“Hocam, bu helke biraz eğri.” O da cevaplamış: “Evladım, gönül gibi — düz olanı yoktur, ama taşıdığı kıvı çoktur

İbrahim Şahin 2
Kayıt Tarihi : 6.7.2025 01:35:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!