Bir sabah gözümü açtım,
ve içimde kıyısı olmayan bir yere uyandım.
Kimse yoktu—
konuşacak bir ses,
dokunacak bir el,
anlayacak bir bakış…
Yalnızca ben ve seçtiklerim:
beş kitap.
Ama kitap dediğin sadece kâğıt değilmiş,
bazısı bir yara izi,
bazısı çocuklukta söylenmemiş bir cümle,
bazısı bir dua gibiymiş,
unuttukça daha çok hatırlatan.
İlk kitabım: Sessizlikti.
Kapağını aralayınca
çığlıklar duydum önce,
ama zamanla
sessizliğin de bir dil olduğunu öğrendim.
Konuşmayan ama anlatan cümleleri vardı.
İçinde geçmişin yankıları,
susturulmuş sevinçler,
kendi adımı bile fısıltıyla söylediğim geceler vardı.
O kitabı her açtığımda
kendimi dinlemek zorunda kaldım.
İkinci kitap: Zaman.
Sayfaları yoktu.
Sadece boşluk.
Ama ne zaman çevirmeye kalksam
eski bir anı düşüyordu içinden.
Bir saç telim,
bir kahkaha kırıntısı,
bir unuttuğumu sandığım mektup…
O kitapla öğrendim:
Zaman geçmez,
sadece bizden geçer.
Üçüncü kitabım: Kayıp.
Kiminin adı vardı içinde,
kiminin yalnızca kokusu.
Bazı satırlar bulanıktı,
çünkü üstüne gözyaşı damlamıştı yıllar önce.
Kayıpların izlerini taşıyan bu kitap
beni ne kadar eksik olduğumla değil,
ne kadar boş yere tam görünmeye çalıştığımla yüzleştirdi.
Dördüncü kitap: Öfke.
Ateşle yazılmış gibiydi satırları,
ve ne zaman okursam
parmaklarım yanardı.
Ama öğrendim ki,
öfkemi bastırdığım her yer
çürümüş bir bahçeye dönüyormuş içimde.
O yüzden artık
kızgınlıklarımı toprakla örtmüyorum.
Ruhumun dikenlerini de taşıyorum yanımda,
çünkü onlar da bana ait.
Beşinci kitap: Umut.
İlk başta almamıştım yanıma.
Gereksiz gelmişti—
nasılsa adada kimse yoktu.
Ama tam giderken,
içimdeki çocuk onu çantasına sıkıştırmış.
O çocuk hâlâ inanıyordu
bir gün biri gelir,
ve “Yalnız mısın?” diye sorar diye.
O kitabı geceleri okuyorum.
Sadece bir cümle var içinde,
her sayfada tekrar eden:
“Her sabah, bir mucize ihtimalidir.”
Ve şimdi adadayım.
Kimi zaman yapraklara şiir fısıldıyor,
kimi zaman dalgalarla kavga ediyorum.
Kimi zaman konuşuyorum,
biri varmış gibi.
Kimi zaman susuyorum,
ben bile yokmuşum gibi.
Ama artık biliyorum:
Issızlık, dışarıdan gelen bir sürgün değil,
içimizde unuttuğumuz bir ülkenin sesiymiş.
Ve her kadın, bir gün oraya düşermiş.
Yanına ne aldığına göre
ya mahvolur,
ya kendini yeniden kurarmış.
Ben kitaplarımı aldım.
Kendimi yeniden kuruyorum.
Ada hâlâ sessiz.
Ama içim artık değil.
Kayıt Tarihi : 21.7.2025 21:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!