Kırmızı Elmanın Sırrı Şiiri - Hüseyin Er ...

Hüseyin Erdinc
120

ŞİİR


12

TAKİPÇİ

Kırmızı Elmanın Sırrı

Kırmızı Elmanın Sırrı

Başlangıçta,
henüz hiçbir gölge düşmemişti toprağa,
rüzgâr meleklerin nefesi gibi esiyor,
ışık cennetin damarlarında dolaşıyordu,
Adem toprağın kalbinden yaratılmış,
gözlerinde göğün mavisiyle yerin karalığı aynı anda yanıyordu,
Havva ışığın kıvrımından,
Adem’in yalnızlığını dindiren bir şarkı gibi yanına kondurulmuştu,
onların cennetinde her ağaç şefkatliydi,
her yaprak dua eder gibiydi,
ve zaman henüz insanın yüreğini yormuyordu,

ama bir ağaç vardı,
kökü görünmüyor,
dalları göğün perdesini yırtacak kadar uzuyordu,
gölgesi derin bir sır gibi ağır,
meyvesi ateşten bir damla gibi saklıydı,
ve Tanrı dedi ki,
“Her şey sizin,
ama bu ağaç size yasaktır,
yaklaşmayın,
dokunmayın,
tatmayın,
çünkü bilginin yükünü taşıyamaz omuzlarınız,
masumiyetiniz bu sırrı kaldıramaz.”

Onlar söze uydular,
ama insan kalbi merakla çarpar,
kulakları fısıltıya açıktır,
bir gün yılan süründü gölgelerden,
sesi hem korkutan hem cezbeden bir ezgi gibiydi,
“Niçin dokunmuyorsunuz?” dedi,
“Tanrı kıskanıyor sizi,
çünkü bilir ki,
tatarsanız bu meyveden gözleriniz açılacak,
ölümsüzlüğe uzanacaksınız,
melekler gibi olacaksınız.”

Havva’nın bakışları titredi,
meyve gövdesinde kalp gibi çarpıyordu,
kırmızı günahın daveti gibi parlıyordu,
eli uzandı,
parmaklarının arasına düştü kaderin tohumu,
dudaklarına götürdü,
ısırık…
ince bir sessizlik,
ve ardından dünyanın bütün gürültüsü
onların içine aktı,

Adem onun gözlerinde bir çağrı gördü,
aynı ısırığı paylaştı,
o anda insanlık hem doğdu,
hem sürgün edildi,
gökyüzü titredi,
meleklere emir ulaştı,
“Cennet artık onların yurdu değil.”
Kapılar kapandı,
toprak açıldı önlerine,
terle yoğrulacak,
gözyaşıyla sulanacak bir yazgıya doğru yürüdüler,

artık her gün açlıkla sınanacaklardı,
geceyle yorulacaklardı,
çocukları olacaktı,
ve onların çocukları,
aynı günahın hatırasını taşıyacaklardı,
ama aynı zamanda insan olmayı öğreneceklerdi,
çünkü yasakla tanışan insan,
özgürlüğün anlamını bilir,
sürgünü yaşayan insan,
cennetin değerini özlemin içinden kavrar,
ve düşen insan,
kalkmayı öğrenir,

işte o yüzden o yasaklı ısırık,
sadece günah değil,
insanlığın doğum sancısıydı,
o yüzden her nefeste,
hem suçun gölgesi vardır,
hem de aşkın ışığı,

ve ben bugün bile biliyorum,
o kıssa bize sadece kaybı değil,
sevgiyi de öğretti,
çünkü Adem Havva’ya baktığında sürgün hafifledi,
Havva Adem’e sarıldığında dünya dayanılır oldu,
ve insan en ağır cezayı bile,
aşkın gölgesinde taşımayı öğrendi,

yüzyıllar geçti,
kıssa dilden dile aktı,
kimisi dedi günah,
kimisi dedi bilgi,
kimisi dedi yazgı,
ama ben bugün kendi kalbimden şunu söylerim,

Aşk düşüverdi yüreğime,
o kırmızı elmanın cezasını hiç düşünmedim ki.

Hüseyin Erdinç

Hüseyin Erdinc
Kayıt Tarihi : 21.9.2025 02:01:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!