Bir sonbahar akşam üstü;
Bir anne üç çocuğu ile birlikte Mardin sokaklarında yürürken, hedefi olan manastıra yaklaşır.
Oğlu İbrahim'i manastır avlusuna bırakır, en kısa zamanda gelip seni alacağım
Kırmızı çoraplarindan tanırım seni, söyler ve oğlunu bırakıp, iki kızının ellerini tutar, gözyaşı içinde hızla uzaklaşır oradan.
İbrahim küçük, sahipsiz, çelimsiz, 6 yaşında bir çocuk. Annesi "Bekle!" demişti bekleyecekti!
Belki de beklemek hiç bu kadar acı, bu kadar sonsuz olmamıştı.
Kırmızı çoraplı çocuk…
Bir ömür annesinin sesini duymadan yaşar mı insan?
Mecbur kalınca yaşar insan.
Bir şehir, bir adamı bu kadar güzel saklar mı içinde?
Adam güzel olunca, şehir de saklar, insanlar da.
Kırmızı Çoraplı Çocuk
(Bahê’nin anısına)
Bir çocuk doğdu Mardin’de,
adı İbrahim…
Ama herkes ona “Bahê” dedi yıllarca
çünkü kalbi çocuk kaldı hep,
çünkü gözleri annesinin yokluğuyla büyüdü…
Süryani taş evlerin en sessizinde büyüdü o,
her sabah bir bakır tasın içine
annesi gelecekmiş gibi
bir yudum su bırakıldı.
Ve her gece,
kırmızı çoraplarını dizlerine çekip
göğe baktı:
“Anne” dedi,
duası bulutları geçmeden
yastığına geri döndü.
Annesi yoktu.
O vardı.
Ve bu şehir ikisine de tanıklık etti.
Bir çocuk
yetmiş yıl nasıl bekler bir anneyi,
diye sorma yüreğim,
bekledi işte.
Ne zaman bir kadın sesi duysa,
elleri titredi,
çünkü her sesi "Anne" sanan
bir yürekle yaşıyordu.
Kırmızı çorapları hiç eskimedi,
çünkü hiç çocukluğunu bırakmadı.
Mardin’in sokakları onu tanıdı,
baharatçılar, fırıncılar,
zaman bile alıştı onun bekleyişine.
Ve sonra,
bir gün…
tam yetmiş yıl sonra,
o çocuk,
bir anne sesi duymadan
yavaşça gökyüzüne yürüdü.
Ama inan,
o gün
Zinciriye’nin taşları bile
ıslaktı.
Taş duvarlar ağlıyordu
Çünkü Mardin, o gün 76 yaşındaki
çocuğunu uğurluyordu
annesi gelse, elinden tutacakmış gibi
usulca yatan bir çocuğu…
Azra Nimet Öner
Nimet ÖnerKayıt Tarihi : 10.6.2025 15:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!