Ben yorgun rüzgârların yolcusu, uzak dallara özlemini taşıyan.
Fırtınanın pençesinde parçalanıp da, gecenin dişlerinde öğütülen.
Yağmurun kamçısına tutulan, ama selin içinde yolunu bulan.
Umudu kanatlarında taşıyan, yarası göğe yazılı bir kırlangıç.
Ben denizlerin üstünde süzülen, dalgaların türküsüne karışan.
Kıtaların üstünde gölgesini bırakıp da, yıldızların dilinde yön bulan.
Ayın kırık ışığında savrulan, ama güneşin gözlerinde kendini tanıyan.
Ufkun doruğunda soluklanan, göçün destanını haykıran bir kırlangıç.
Ben takvimlerin yorgun yapraklarında, geri dönüşün izini arayan.
Gurbetin kapılarından geçip de, yuvasının kokusunu ciğerlerinde tüttüren.
Geçmişin paslı zincirlerine takılan, ama geleceğin kucağında kanatlanan.
Çatı kiremidine sığınan, evine kavuşmayı düşleyen bir kırlangıç.
Ben sabrın taşında yoğrulan, hakikatin izini süren.
Zamanın kırık aynasında yürüyüp de, yüzünü gerçeğe çeviren.
Her bitişte başka bir doğuş bulan, ama kayboluşta olgunlaşan.
Sükûtun derinliğinde gömülen, hikmetini zamana bırakan bir kırlangıç.
Kayıt Tarihi : 13.10.2025 17:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hepimizin içinde bir kırlangıç vardır. O kırlangıç, uzun yolculuklara çıkmak zorunda kalır; zorluklarla, ayrılıklarla ve belirsizliklerle yüzleşir. Bazen kaybolur, bazen düşer, ama asla vazgeçmez. Çünkü bilir ki, ne kadar uzaklara gitse de döneceği bir yer vardır. Ve o dönüş, yalnızca bir kavuşma değil; aynı zamanda öğrenilmiş sabrın, olgunlaşmış kalbin ve kabullenilmiş ayrılıkların da hikâyesidir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!