Kırıklarım çok erken yaşlarda başladı.
Önce elim, ayağım ile yoklama çekti.
Merhaba deyip, başını omzuma yasladı.
Ara sıra notlarımda ortaya çıktı.
Anam bir bir kırıklarımı sardı.
Canım yandığında ağrı kesici verdi.
Bu son olsun dedikçe yine kırdı.
Büyümeyi istememdi sanki bütün derdi.
Keşke hiç büyümez olsaydım.
Hep çocuk olarak kalsaydım.
Her kırıkta Anama koşmak yerine,
Kırıklarımı kendim saraydım.
Meğer derdin büyüğü, büyümekteymiş.
İnsan kırıldığı yerden çürümekteymiş.
Doktorlar çaresiz kalır, ilaç şifa vermez,
Kurtuluşun anahtarı, yalnız yürümekteymiş.
Gönül kırıklığı deyip bir isim takmışlar.
Bazen söz bazen bakış ile yürekleri yakmışlar.
Herkes şikayetçi, kimse suçu kabul etmez.
Kaderi, feleği kendilerine şahit tutmuşlar.
Kırılan gönül yerine yapışıp tutunmazmış.
Özür gibi derme çatma yapıya sığınmazmış.
Acısı kuyrukta gizlenir, nasırlaşır kalır da.
Her yanı ilaç olsa bile, çiçek-böcekle avunmazmış.
Kırıla kırıla düştüm bu hale, darbe almaktan.
Kurtaramadım gönlümü esir kalmaktan.
Her yanım kırık içinde, çocukluğumu versinler bana,
Şikayet edersem dilim tutulsun kırıklarımı sarmaktan.
Ömer BAYCAN 09.09.2025
Kayıt Tarihi : 9.9.2025 12:02:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!