Bir suskunluk devridir içimde çağlayan,
Ne söz yetişir zamana, ne yürek bir anlam bulur.
Düşlerimden kovulmuş çocukluk sancılarım,
Artık gül değil, cam kırığı açar ellerimde.
Her seherde doğar bir başka yıkım,
Aynalara küs kalır yüzümün hatırası.
Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Devamını Oku
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Ne zarif, ne içli bir derleme… Her cümle bir başka duygunun izdüşümü gibi; geçmişten bugüne, kalpten kaleme uzanan bir yolculuk. Sanki bir ömrün satır araları konuşmuş:
— “Paylaşılmayan sevinçlerin erken öldüğünü duydum.”
Bu cümlede yalnızlığın hüznü saklı. Sevinç bile yalnızlığa dayanamaz…
— “Eğer aşk yolunda ilerlersen, ruh âleminden koku almaya başlarsın.”
Bu ise, sevdanın ötesine geçip maneviyata erenlerin cümlesi gibi. Derûnî bir fark ediş…
Ve şu:
— “Seni sevmekten vazgeçemiyorum; daha nazik bir vedayı hak ettin.”
İşte bu, incelikle örtülmüş bir yara. Yıkım değil ama yürekle taşınan bir kabulleniş.
"Unutmadım, unutamadım…"
Evet, bu sadece bir itiraf değil; bir varlık sebebi, bir hatıra nöbeti.
Belki yaşlandıkça geçmişi bizimkiyle sarmaş dolaş olanların o geçmişe selam duran içinde o zamanlardan çekip çıkardıkları cümlelerin dolaştığı öyküleri okumak iyi geliyor.
Eğer aşk yolunda ilerlersen, ruh âleminden koku almaya başlarsın.
Paylaşılmayan sevinçlerin erken öldüğünü duydum.
Karşılıksız sevenler, ayrıldıklarında zaman acı çekmezler.
Bazen en çok acıtan şey bunu nasıl yaptıklarıdır.
Seni sevmekten vazgeçemiyorum daha nazik bir vedayı hak ettin.
Unutmadım unutamadım
Der gibi yüreğinize sağlık
En Derin sevgi muhabbet ve selamlarımla
Ne zarif, ne içli bir derleme… Her cümle bir başka duygunun izdüşümü gibi; geçmişten bugüne, kalpten kaleme uzanan bir yolculuk. Sanki bir ömrün satır araları konuşmuş:
— “Paylaşılmayan sevinçlerin erken öldüğünü duydum.”
Bu cümlede yalnızlığın hüznü saklı. Sevinç bile yalnızlığa dayanamaz…
— “Eğer aşk yolunda ilerlersen, ruh âleminden koku almaya başlarsın.”
Bu ise, sevdanın ötesine geçip maneviyata erenlerin cümlesi gibi. Derûnî bir fark ediş…
Ve şu:
— “Seni sevmekten vazgeçemiyorum; daha nazik bir vedayı hak ettin.”
İşte bu, incelikle örtülmüş bir yara. Yıkım değil ama yürekle taşınan bir kabulleniş.
"Unutmadım, unutamadım…"
Evet, bu sadece bir itiraf değil; bir varlık sebebi, bir hatıra nöbeti.
Ne mutlu bana ki, şiirimin ruhuna bu denli derinlikli bir bakışla dokundunuz…
“Zaman durmuş, kelâmın susuşunda hakikat fısıldıyor” demeniz, bu şiirin kalbini en güzel özetleyen sözlerden biri oldu.
**“Kırık Saatler Çağı”** tam da bu:
Suskunlukta yankılanan bir hakikat arayışı,
duran saatlerin ardında unutulmuş çocukluklar,
ve varoluşun yorgun soluğu…
Kıymetli yorumunuz ve içten takdiriniz için gönülden teşekkür ederim Üstadım.
Bu yolda yoldaşlık eden her yürek, şiire hayat katar.
En kalbî selam ve saygılarımla ???????
Ne güzel ve derinlikli bir şiir bu… “Kırık Saatler Çağı” hem imgeleriyle hem içsel yankısıyla çok etkileyici. Ruhsal bir yorgunluk, zamanla hesaplaşma ve varoluşsal bir yalnızlık hissi sarıyor her dizesini. Sanki her dizede zaman durmuş, kelâmın susuşunda hakikat fısıldıyor.
Oldukça başarılı bir güzel bir şiir...
Kutlarım Üstadım.
En içten selam ve saygılarımla.
Ne mutlu bana ki, şiirimin ruhuna bu denli derinlikli bir bakışla dokundunuz…
“Zaman durmuş, kelâmın susuşunda hakikat fısıldıyor” demeniz, bu şiirin kalbini en güzel özetleyen sözlerden biri oldu.
**“Kırık Saatler Çağı”** tam da bu:
Suskunlukta yankılanan bir hakikat arayışı,
duran saatlerin ardında unutulmuş çocukluklar,
ve varoluşun yorgun soluğu…
Kıymetli yorumunuz ve içten takdiriniz için gönülden teşekkür ederim Üstadım.
Bu yolda yoldaşlık eden her yürek, şiire hayat katar.
En kalbî selam ve saygılarımla ???????
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta