Kırık saatler çağı-2

Ahmet Nejat Alperen
1744

ŞİİR


30

TAKİPÇİ

Kırık saatler çağı-2

Bir suskunluk devridir içimde çağlayan,
Ne söz yetişir zamana, ne yürek bir anlam bulur.
Düşlerimden kovulmuş çocukluk sancılarım,
Artık gül değil, cam kırığı açar ellerimde.

Her seherde doğar bir başka yıkım,
Aynalara küs kalır yüzümün hatırası.
Gecenin koynunda beslerim karanlığı,
Işık, uzakta bir vaattir yalnızlığa.

Göçtü dualar dudaklarımdan usulca,
Bir çınar gibi söküldüm toprağımdan.
Ruhum, sürgün secdelerde yankı bulur,
Kelâm susar; öz, susarak büyür.

Zaman, küskün bir âbid gibi beklerken,
Dakikalar sustu, saatin kalbi durdu.
Bir perde arkasından bakar gibiyim hayata,
Ne ben varım tam, ne de zaman uyandı.

Kırılmış bir haritanın kenarında,
Kendimi ararım boş kıtaların ardında.
Ne yön bilir pusulam, ne güneşim kalır,
Sonsuzluk bile yorgun bu kırık çağda.

Ey içimin unutulmuş sabah ezanı,
Kalk da konuş, küllerimi delip geç!
Yağmuru çağır da paklansın bu yürek,
Sessizlik bile artık susmakta geç.

Ahmet Nejat Alperen
Kayıt Tarihi : 15.4.2025 20:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Engin Demirci
    Engin Demirci

    Belki yaşlandıkça geçmişi bizimkiyle sarmaş dolaş olanların o geçmişe selam duran içinde o zamanlardan çekip çıkardıkları cümlelerin dolaştığı öyküleri okumak iyi geliyor.
    Eğer aşk yolunda ilerlersen, ruh âleminden koku almaya başlarsın.
    Paylaşılmayan sevinçlerin erken öldüğünü duydum.
    Karşılıksız sevenler, ayrıldıklarında zaman acı çekmezler.
    Bazen en çok acıtan şey bunu nasıl yaptıklarıdır.
    Seni sevmekten vazgeçemiyorum daha nazik bir vedayı hak ettin.

    Unutmadım unutamadım
    Der gibi yüreğinize sağlık

    En Derin sevgi muhabbet ve selamlarımla

    Cevap Yaz
    Ahmet Nejat Alperen

    Ne zarif, ne içli bir derleme… Her cümle bir başka duygunun izdüşümü gibi; geçmişten bugüne, kalpten kaleme uzanan bir yolculuk. Sanki bir ömrün satır araları konuşmuş:

    — “Paylaşılmayan sevinçlerin erken öldüğünü duydum.”
    Bu cümlede yalnızlığın hüznü saklı. Sevinç bile yalnızlığa dayanamaz…

    — “Eğer aşk yolunda ilerlersen, ruh âleminden koku almaya başlarsın.”
    Bu ise, sevdanın ötesine geçip maneviyata erenlerin cümlesi gibi. Derûnî bir fark ediş…

    Ve şu:
    — “Seni sevmekten vazgeçemiyorum; daha nazik bir vedayı hak ettin.”
    İşte bu, incelikle örtülmüş bir yara. Yıkım değil ama yürekle taşınan bir kabulleniş.

    "Unutmadım, unutamadım…"
    Evet, bu sadece bir itiraf değil; bir varlık sebebi, bir hatıra nöbeti.

  • Mehmet Tevfik ELTAS
    Mehmet Tevfik ELTAS

    Ne güzel ve derinlikli bir şiir bu… “Kırık Saatler Çağı” hem imgeleriyle hem içsel yankısıyla çok etkileyici. Ruhsal bir yorgunluk, zamanla hesaplaşma ve varoluşsal bir yalnızlık hissi sarıyor her dizesini. Sanki her dizede zaman durmuş, kelâmın susuşunda hakikat fısıldıyor.
    Oldukça başarılı bir güzel bir şiir...
    Kutlarım Üstadım.
    En içten selam ve saygılarımla.

    Cevap Yaz
    Ahmet Nejat Alperen

    Ne mutlu bana ki, şiirimin ruhuna bu denli derinlikli bir bakışla dokundunuz…
    “Zaman durmuş, kelâmın susuşunda hakikat fısıldıyor” demeniz, bu şiirin kalbini en güzel özetleyen sözlerden biri oldu.

    **“Kırık Saatler Çağı”** tam da bu:
    Suskunlukta yankılanan bir hakikat arayışı,
    duran saatlerin ardında unutulmuş çocukluklar,
    ve varoluşun yorgun soluğu…

    Kıymetli yorumunuz ve içten takdiriniz için gönülden teşekkür ederim Üstadım.
    Bu yolda yoldaşlık eden her yürek, şiire hayat katar.

    En kalbî selam ve saygılarımla ???????

TÜM YORUMLAR (4)