Kırık Çatı
Bu akşam gözlerimde
babası vitrinde unutulmuş çocukların
fazla büyümüş gülümsemesi var.
İçimde hâlâ,
abla-abla diye gezen o küçük kız;
oyuncak bir ev yapmış kalbimin kırıklarından.
Bir aile de koymuş içeri,
yapıştırma…
Ama olsun, sevmeyi denemiş.
Babam…
kolları çatı olurdu eskiden.
Gök gürültüsü başladığında
“korkma” derdi,
ama sesi hep yarım kalırdı.
Şimdi o çatı su sızdırıyor.
Meğer kırılmış kollar
başka acıları taşırken.
Ben yamayayım derken
kıymıkları avuçlarıma saklanıyor.
Her seferinde biraz daha büyüyor canım.
Annem de haklı aslında:
“Yalnız uyumayı öğren kızım.”
Ben bir bez bebek diktim kendime,
iyilikten…
O beni uyutuyor artık.
Dikiş yerlerinden şefkat sızıyor.
Evin zemini çöktü sonra.
Ben düştüm.
Sokaklara düştüm.
Ayağım çıplak,
taşlar sabah acısı veriyor.
Ama insan alışıyor;
acı da sevilir bazen,
ısrarcıdır çünkü.
Sokak lambaları bozuk;
karanlık hayaller kuruyorum altında:
Sıcacık evler
ve ben orada çocukmuşum gibi.
Boğazımdaki düğümü,
hayatın bana attığı ilk beden dersi sayıyorum.
Çözmeden taşıyorum.
Bir halata dönüşüyor sonunda.
Beni kendime bağlayan tek şey o.
Artık ne taş incitiyor beni
ne düşlerimden eksilen babalar.
Koşar adım gidiyorum şimdi,
bir ben varmışım gibi.
Belki de yeterimdir kendime;
kim bilir?
Kayıt Tarihi : 23.10.2025 15:08:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!