Babayım,
kırılmış bir aynadan öğrendim yüzümü,
kırılmasın diye başkalarının kalbini tutarken,
ellerim kesildi sessizce.
Yanlışlarım var —
ama her biri,
çocuklarımın gülüşüne denk düşsün diye atılmış adımlar.
Bazen karanlığa bastım,
bazen yağmurda yönümü kaybettim,
ama ellerimde hep aynı niyet vardı:
eve dönebilmek.
Ben bu hayatı
herkes gibi ilk kez yaşıyorum.
Ama kimseye benzememeye çalışıyorum.
Bir yerlerde sustuğum,
bir yerlerde kendimi affedemediğim anlar birikiyor,
yine de sabahları kalkıp
onların kahkahasına kahve kokusu ekliyorum.
Babamdan öğrenmedim babalığı.
O susardı, ben sustum;
o gitmeyi seçti, ben kalmayı öğrendim.
Kayıtsızlığını cebimde taşıdım yıllarca,
bazen bir taş gibi ağır,
bazen bir yara gibi sıcak.
Onun gölgesinde değil,
onun yokluğunda büyüdüm ben.
Kendimdeki benzer yönleri buldukça,
korktum.
Kendimi örseledim,
yonttum,
yonttukça insan oldum.
Bir baba,
kırılmadan da ağlayabilir mi bilmem,
ama ben geceleri sessizce eğiliyorum
uyuyan çocuklarımın başucuna.
Her nefeslerinde bir dua var benim için,
her saç telinde bir “devam et baba” yankısı.
Bazen diyorum ki,
belki de babalık;
çocuğunun gözyaşını sormadan silmek,
eşinin suskunluğunda kendini bulmak,
ve tüm bunlara rağmen hâlâ
yarınlara inanmak demektir.
Ben inanıyorum.
Hatalarımla, yorgunluğumla,
eksik kalan tüm kelimelerimle birlikte.
Çünkü bir gün
çocuklarım da anne-baba olacak,
ve ben onların kalbinde
bir sessizlik değil,
bir ışık bırakmak istiyorum.
Babayım,
göğsümde hem geçmişin yası,
hem geleceğin umudu taşır.
Bir yanım çocuk,
bir yanım koca bir dua.
Ve her sabah,
aynaya baktığımda,
“Yine dene.” diyorum kendime,
“Çünkü bu ev, sen varsan tamamlanıyor.”
Kayıt Tarihi : 26.10.2025 22:46:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!