Kireç çiçeği Şiiri - Samira Samiraninsiiri

Samira Samiraninsiiri
268

ŞİİR


12

TAKİPÇİ

Kireç çiçeği

“Kireç Çiçeği Üstüne, Bir Kayıt”

Tan yerini değil, pasını söktü bugün,
eski bir sarnıcın kapağı gibi aralandı iç hava.
Çatlaktan sızan serinlik, kireç kokusu;
oraya bıraktım ilk sözü,
kendi kendini dinleyen bakır bir çan gibi.

Bir haritayı yanlış katlayan çocuk kadar suçsuzdum,
kıvrım yerlerinde saklı kaldı yollar.
Bir kıymık kadar küçük, ama parmağıma şehir taşıyan
cam parçasıydım;
yine de ışığı çoğaltmayı öğrendim,
kırık yüzlerimde, kırmadan.

İpini kaybetmiş bir uçurtmanın gövdesinde yaşadım,
gökyüzü değil, poyrası eksikti.
Pergel ucu gibi sabit kalması gereken yer bendim,
öbür ucuysa dönüp duran bir ihtimal,
çemberin yarısı sen,
yarısı unuttuğum bir isimdi.

Kuyumcu terazisine koydum günleri:
bir kefede sus payı,
ötekinde çalan bir gramofon iğnesi.
Plak çizik; yine de dönüyor,
mürekkep lekesi gibi büyüyen bir melodi
avuç içi çizgilerime siniyor.

Kırlangıç gölgesi değdi alnıma,
hızla, çivi gibi.
Ne gölgeye tutuldum ne çiviye;
sade suya düşen bakır bir halka.

Diyelim ki taş değirmeniydi kalabalık,
dönüyor, dönüyor;
ben o taşın arasından geçen suyun inadıydım.
Yük taşımadım kimseye,
yine de yol oldum,
yine de sesini taşımadan varmayı öğrendim.

Bilir misin,
porselen bir fincanda en uzun ömür çatlakta saklıdır.
Sıcak yürür oradan,
usul usul.
Ben de öyle taşıdım seni:
yanmadan, ama sıcak kalarak,
ateşi görmeden, ama ısınarak.

Semafor dillerinde konuştu tren garı;
kırmızı bir bekleyiş,
sarı bir ihtiyat,
yeşil bir tamam.
Ben rayların kaynağında çalıştım,
kıvılcım yağmuru üstümde,
üstüme düşen her kızıl taneyi
küle çevirmeden cebe aldım.

Bir tütün kesesi değil,
bir deniz kabuğuyum artık:
kulağını dayayan herkes
kendi fırtınasını duyuyor.
Ben içimin rüzgârını
notaya değil,
zarfın içine sakladım.

Ve şimdi,
kaldırım arası bir ot gibi
inadına çıkarıyorum başımı.
Beni eken kimdi bilmem,
sulanmadığım günlerde bile
kökümü derine, daha derine gönderiyorum.

Kiremitler ısınıyor,
kuzgun gölgesi değil,
turna izi geçiyor damların üstünden.
Bir çağrı yok;
ama bir çağ var içimde:
gidenin adı değil,
kalmanın üslubu yazıyor duvarlara.

Sonunda şunu öğrendim:
mühürsüz mektuplar da varır yerine,
yeter ki zarfın kenarı
diş izine benzeyen cesaretle kapansın.
Ben o izi taşıyorum
timüsün ardında bir giz gibi.

Bir gün biri sorarsa
hangi malzemeden yapıldın diye:
derim ki
kireç çiçeği, bakır tel,
sarnıç serinliği, gramofon çizikleri,
ve katlanışı bozulmuş bir haritanın sabrı.
Kırılmadım;
yüzeyim çoğalıp ışık verdi,
kendi kendime yanmadan.

Şimdi,
bir yağmur iniyor avluya:
okumayı bilene söz,
bilmeyene yalnızca nem.
Ben o damlaların arasında
parmağını gezdiren kişinin
başıyım,
yönüm,
ve nihayetinde
Varışım

Samira Samiraninsiiri
Kayıt Tarihi : 5.9.2025 19:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Semafortren raylarında kullanılan görsel bir dildir .

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!