Yalnızlığın uçurumunda oturup
Ufka daldım ve gidişine iki satır yazdım.
Güneşin battığı yerden rengârenk
Gökyüzünde kanat çırpınışını izledim... Özlemin.
Kınalı kekliğin narin sesinden nağmeler dinledim.
Notalarında hasret vardı,
Geçmişin acı ve hazin ayak sesleri
Bir bir gözümde uçardı.
Yaşanmışlıklar, bir bir heba olmuş sevdalar...
İki farklı dilin tek ortak noktasıydı
Kınalı kekliğin sesi.
Ve sevenlerin
Tek notasıydı hüzünlü nefesi.
Issız bir dağda çaresizlik gibiydi bekleyişler.
Yönü şaşmıştır yüreklerin:
Sağa dönse ihanet,
Sola dönse terk edişler...
Herkes bir gün gider, ama sorarım:
Gitmesi gereken herkes gitmek zorunda mı?
Kalan, gidenin umurunda mı?
Velhasıl, gidenin de vardır bir hikâyesi.
Gidişlere de eyvallah.
Ölümün soluk benzi, buğulu gözleri,
Kısık sesi ve dilden dökülen son cümleler...
Ufuk hâlâ güzel, gökyüzü rengârenk.
Elveda değil,
Merhaba yeni yaşama... Merhaba.
Kimsesiz Şiirler
Kayıt Tarihi : 12.6.2025 20:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!