Havanın ısınma zamanı,
Toprağa düşen bütün tohumların,
Çatlayıp fışkırma zamanı,
İlk günleri
Hastaya can veren baharın…
Hayatımızın ‘’olmazsa olmaz! ’’ları
İnsan tohumunun toprağını
Hatırlamak için ayırmışız
Senede bir gün, sekiz martı…
İşte o gün
Elindeki çiçeği uzattı
Genç öğretmeni köyün,
Kezban abla şaşırdı
Hem de, yanakları kızardı…
O güne kadar,
Elleri topraktan çıkmamıştı
Rengi toprak renginde,
Elleri çatlak çatlaktı,
Öyle, ne çiçekler yetiştirdi kendi elleriyle…
Ama böyle hiç hediye olarak almamıştı.
Bir başkası, hiç çiçek vermemişti Kezban ablaya
Verilseydi, Kezban abla alır mıydı?
Ama, bunu veren gözlerin bakışı bir başka
Gözlerinde bir sıcaklık vardı…
Hiç benzemiyordu o aç, hoyrat bakışlara…
Soru dolu bakışlara karşı
Konuşmaya başladı öğretmen
‘’kadınlar günün kutlu olsun! ’’
‘’Ömrün uzun olsun yavrum’’ derken
Sessizce geçirdi içinden
Ölmeden daha neler duyacakmışım!
Daha neler…
İki damla yaş aktı,
Kuru yorgun gözlerinden…
Kezban abla, evdeki buz gibi camda,
Yapmacık, çok sözler dinlemişti o güne dair…
Onda hiçbir şey değiştirmemişti ama,
O devam ediyordu, acıyla yoğrulmuş hayatına…
Tanrıdan sonra, ikinci tanrısı kocasıydı,
Kuran kurslarında, ona öyle belletilmişti
Mevlitlerde, vaazlarda öyle öğretilmişti,
Hiçbir zaman erkeğin önünden gitmeyecek
Ölünce bile, o erkeklerden daha derine gömülecekti,
Namaz kılarken bile,
Erkekler göbeğinde kilitlerken,
O, ellerini göğüslerinde kenetlemez mi?
Bütün bu emirler gökten gelmedi mi?
Hiç anlayamamıştı Allah’ın bu adaletini…
Bütün hocalar, bütün kocalar böyle emretmişti.
İşte bu torunun öğretmeni, o anlatmış çocuklara,
‘’Kadınların daha az çalışmak için yaptıkları eylemde,
çıkan yangın sonucu yüz kadının yandığını,
Amerika Birleşik Devletlerinde…
ve bu nedenle kadınlar günü kutlandığını’’
Kızıyorlar şimdi bu öğretmene…
Oysa ne kadar iyi olurdu,
Bende dinlenebilseydim fazladan birkaç saat,
Bu dünya cennetim olurdu,
Okuma yazma da öğrenebilirdim,
Benim için de renklenirdi hayat…
Derin düşüncelere dalmıştı Kezban abla
‘’iyi günler! ’’ dileyip uzaklaşan öğretmenin,
Bu davranışının şaşkınlığında…
Kendini bildi bileli,
Çocuğu yaşındaki erkeklere dahi
Hep, o yol verirdi
Bu öğretmen şimdi ona yol gösterdi…
Camiye gitmediği için kızdıkları
Bu öğretmene içi ısındı.
Hocaların her söylediği kafasını bulandırırdı
Müslüman olmayanlara karşı savaşanlar
Şehit olur diyorlardı,
Şehit olanın mekanı cennet diyorlar,
Bir operasyonda ölen oğlu için,
‘’şehit’’ oldu dediler,
Ama savaşan iki taraf da müslümandı.
Bunu bir türlü anlayamadı.
Müslüman olmasalar bile,
Aynı değil mi onların da tanrıları?
Erkekler istediği gibi kaçamak yapabiliyor,
Hatta çok evlilik yapabiliyor,
Resmi nikahlı karıları olanlar metres tutabiliyor,
Bundan dolayı ne erkek ölüyor,
Ne de hapis yatıyor?
Ama kadınlar bir hata yaparsa
Bunu hayatlarıyla ödüyor,
Kapana sıkışmış gibi,
Hayatları sürekli denetleniyor
Neden tanrı böyle taraf tutuyor?
Tanrı varsa ve bunlar günahsa
Neden tanrı
Haz duygusunu kadınlara da veriyor?
Bu dünya erkeklere cennet,
Öbür dünya kadınlara,
İnanamıyor Kezban Abla
Baktıkça çatlak ayaklarına
Olsa olsa,
Şu süslü kadınlar öne geçer orada da
Onlardan seçilmiyor mu
Yılın kadını da?
Bütün bunlar aklından geçerken,
Kezban abla birden bire kendine geliyor
Günah işledim diye,
İki parmağıyla yakasını tutup,
Tü tü tü diye göğsüne tükürüyor
Ardından,
Ne olur ne olmaz diye
Uzun bir tövbe çekiyor.
Cehennem ateşi
Saçlarına sarılmış gibi oluyor.
Geçen gün Hatce’nin
Üniversiteye giden oğlundan duyduğu
İran’da kadınlara verilen ceza aklına geliyor
Kadınları, başı dışarıda kalacak şekilde gömüp
Taşlayarak öldürdükleri…
Hiçbir cehennem,
Bundan daha kötü olamaz diye düşünüyor.
İran Müslüman değil mi?
Yine Hatce’nin oğlan demiş ki
Türkiye de, o cezaya onay vermiş…
Neden,
Ülkelere göre değişiyor tanrının adaleti?
Yoksa! Tanrı yerde mi?
Geçen gün televizyon gösterdiydi
Kadınlar çarşaf yırtıyordu
Çarşaflarda mı yazıyordu tanrının adaleti?
‘’Saçma’’ demiş Hatce’nin oğlu
Doğru söylüyor Hatce’nin oğlu saçma
Başımı örtünce de,
Açınca da,
Bir şey değişmiyor, diye
Düşündü Kezban Abla…
Camiye gidenlerin çoğunda
Her türlü yaramazlık var da
Hiç kimse kusur bulamaz Hatce’nin oğluna
Boşuna inandırmaya çalışıyorlar,
Din olduğu için insanların ahlaklı olduğuna
Korkuyla, ödülle ahlaklıysa onlar
Ahlaksız olması gerekirdi Hatce’nin oğlu da
Ama, kimse kusur tutamaz ona
‘’Camiye gelmiyor’’ demekten başka…
Kadınlar günü,
Neden camilerde konuşulmuyor?
Aydınlandı Kezban Abla’nın yüzü
Bir tarafta korku,
Diğer taraf,
Yenmiş o korkuyu
Kezban Abla,
İlk defa yaşadı böyle bir duyguyu
Artık bunu unutur mu?
Hayatımızın ‘’olmazsa olmaz! ’’ları
İnsan tohumunun toprağını
Hatırlamak için ayırmışız
Senede bir gün, sekiz martı…
Bu, yapılan haksızlıklara
Bir cila mı?
Örtmek için ayıpları
‘’Erkekler günü’’ var mı?
Erkekler özgür olabilmek için
Kaldırmalı kadın üstünden baskıları…
İnsan insana güven duymalı…
Kayıt Tarihi : 16.3.2010 01:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)