Ketum Yıldızlar
Düşlediğim kozasında hayallerim
Bacaklarımı yasakladığım sokaklarım
Adını karaladığım, çay bardağı altındaki müsveddelerim
Hiçbir defa basmak istemediğim, gecedeki ayım
Bazen kırmızı bazen zifiri kalabalıklaşan matem ruhlarım…
Apansız inen çıplak karanlıkla
Sırtımda dinmez ağrılarla
Hep beslendiğim türkülerle
Balkonumdaki ketum yıldızlarla
Bu akşam gecikebilirim sana gelmeye
Kaçacaksın hadi! daha fazla bekleme,
Hangi şehir soracak ki beni sana…
Adını yâd etmek istemezdim hiç, tarumar sözcüklerle
Bu akşam da gecikebilirim, sana gelmeye
Kendimi aştığım yalnızlıklardan.
Ne uzak ne de yakınsın dağ kentin dehlizine
Anlatamadıklarım bütünlemeye kaldı yine
Sineye çektiğim çukurlar hiç doldurulamadı
Bir kez daha umudum var demeye takatin kalır mı?
Leyla olmadan yaşamaya düşleri…
Suratımda öfkeli yalnızlığın
Dişlerimde ısırdığım hasret, uzuvlarım kanrevan
Ve sana gelemediğim zamanlardaki sıkılmışlığım,pervasızlığım…
Yıllar hepsini öylece üşütmüş ve büyütmüş
Bende bakılacak yüz yitirilmiş gecelerden kalma…
Bakakalırım yıldızlara, karanlıklar ışığım oldu
Gölgelerine yaslanma süslü vitrinlerin
Bende yansımış dirhem, olgunlaştırmış parlaklığını yıldızların
Sen bağıradur isyanına kentin
Sınırlarımda gezinen atlılar silahlarıyla teslim…
Dağlardan,büklerden kararlı yürüyüşlerden
Çağlayan ırmaklardan uçurum rüzgarlardan
Çelimsiz ruhlardan,örselenmiş çocuklardan
Ketumlu yıldızlardan,gece suskunluğundan
Düşlerime,yarınlara avazın çıktığı kadar aşkı çağır…
Kayıt Tarihi : 17.12.2010 20:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!