Sen bir söyledin, susamadım, karşılık verdim
İçim içimi yedi, yüreğim burkuldu
Erkeklik gururuma yenildim ağlayamadım karşında
Köprüleri atmak hiç mi hiç kolay değil inan ki
Önce yastığımdan sonra yatağımdan kaydın
ben ne bir ressamım ne de şair
heves ettim kelimelerle mutluluğu çizmeye
güneşin ilk ışıkları aksederken perdede
ak saçım üzerinde ters şapka
mahmur gözümde buğulu cam siyah çerçeve
ağzımda tahta kalem tamam olsun diye
Nerelisin dediklerinde
Doğduğun yahut doyduğun yeri
Bir çırpıda bırakıp
Gururla oralıyım
Diyebilmeli insan
Çıktığın bu yolun,
Sonu yoktur.
Dikenleri çoktur.
Kaç kişi gitti,
Bilen yoktur.
Hep sessiz hep sakin hep durgun
Acılara dost, sevinçlere düşman hep darbe hep vurgun
Çile yolunda yıkık, yılgın hep yorgun
Güzel bir gün bugün bir gül bugün doğum günün
batan güneşin son ışıkları,
aksediyor dalgalara.
iskelede küçük bir çocuk,
bakıyor gelen kayıklara.
şimdi güneş dağın ardında
dört yanlışın bir doğruyu götürdüğü
beş soruluk bir sınavda
doğrunun gitmesi kadar
saçmaydı gidişin
seni de severim kuşları da
kuşlar uçup gider
senin kadar vefasız değil
sen de beni seversin
kuşlar kadar içten değil
Uzun kış gecelerinde
Sen çay olurdun ben kestane
Doyamazdık içten sohbete
Ve kar yağardı ince ince
Sonra baban arardı nerdesin diye
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!