Doğmuş yaşıyor bir şekilde bir gece ansızın ölecek karışacak hiçliğe
Güneşin düştüğü karınca yuvaları var toprakta,
Hasret yerin altına batsın,yerin altı kat altında.
Bilinmiş türküleri sevmez dilim,
Unutulmuş türküleri hatırlar, sevgi fısıldarım yer Küreye.
Kurumuş güllerin toprağına kışın çam
Ağaçlarının dallarına.
Hayat
Bir kuşun kanadında
Bir yemeğin tuzunda
Fazla kaçarsa acılaşır tadı
Hayat
Bir ağacın dalında
Gerçeğin yansıması
Sanki bir kuş yuvası
Hayat örüyor ağlarını
Aynı bir örümcek gibi
Ruh istiyor yaşamayı
En bedbaht kumarım benim yaşamak
Zaten sevmem şans oyunlarında yoktur hiç şansım.
Bilemem varlığımı da bu menem şeyi biyolojik veriler ışığında ele alacak olursam çıkamam işin içinden de.
Neden ben bu kadar arzu ettim henüz bir ceninken doğmak dediğimiz ölümü,
Neden uykudan fazla istiyor göz kapaklarım
Toprağın rahmine dönüşü.
Tanrının dokunuşlarinı görebiliyorum semavi Yüzünde,
Sanki varlığını kanıtlamak istercesine bezenmiş Seni.
Ben kendinden bezmiş bir bezgin, sadece seni Düşleyen,
Varlığımda ki kusurları örtermi peki senin bu Kusursuz varlığın.
Tanrının kaleminden düşmüş bir şiir adın fazla,
Fazla fani zihnime,
Sevda güzel şey,
güzel şey savdalı bakmak dünyaya.
Renkler bile daha canlı geliyor gözüne insanın,
Sanki dili olmayan nesneler bile cana gelip şarkı söylüyor.
Yahu ne bileyim işte...
Bir umut doğuyor insanın içine,
Güne bakıyorum.
Yine gözleri yaşlı analar,
Yine doğmaktan müzdarip aç kalan çocuklar.
Sıkılıyor canım,
Sıkılıyor ceketim.
Ceketim sıkılmasın satayım diyorum,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!