Şose bir yol kenarında bekleyen berivanlar
Ellerinde vurgun yemiş bakraçlar
Ayaklarında karadan da kara lastik ayakkabılar
Heybelerinde altın saçlı çocuklar
Sürüyü bekler, sürgün yemiş hayatlar...
Bu gece Gökyüzü hüzünlü sanki
Yanyana olan ne varsa ayrı duruyor
Ay ızdıraplı bir yüzü karanlıklar içinde
Yıldızlar küskün gibi öylece bekliyor
Bu gece sokaklar sessizlikten titriyor sanki
Bir bahar gönder ömrüme ne olur bir işaret
Bir yaprak kımıldat
Suya bir taş at
Havaya bir çığlık
Bir çoban çeşmesi ol mesela
Derin bir vadide
Yağmurda yıkanmış gecenin mavisiyle
Sana iltica ediyorum sevgili
Ardımda yığınla dert
Avucumda hasret
Yüreğimde titreyen esaret
Dilimde ahlar, vahlar içinde.
Hazan mevsimindeyim
Hüzün ekiyor ömrüm
Ağlamaklı oluyorum sonra
Kimi sevsem benim değil
Bir dolu yalnızlık yine bu akşam
Tren garları,
Otobüs durakları,
Vapurlar, dolmuşlar,
Bir dolu yalnızlık tıka basa yollar...
Bir tarifsiz acının buğusu vuruyor yüzümüze
Dışarıda aralıksız kar
Aralıksız efkâr
bir yürekten başka yüreğe gidemiyor insan...
Sabahın esrarlı, loş, mavimsi aydınlığıydı
Aylardan kırkı çıkmaz zemheri
Sessiz çığlıkların içimi ürperttiği
Bir yürekten diğerine göçün düşe karıştığı
Bir vakitte irkilmişim sana…
Mavi bir damar kopmasıdır
Can alıcı gülüşlerin
Bir sağanak yaz güneşidir şimdi
İçten içe yakan bakışların
Endamın; uzun uçurum boylarında
Bu gri kentler bizi sevmedi sevgili
Ne ettiysek olmadı
Düzenin iflah olmaz
Islah olmaz çocuklarıyız biz
Bir devrimi biliriz
Birde aşkı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!