Sessiz Çığlıkların Risalesi
Ey hasretin meftunu,
Sesin kalbime vuran bir ney gibi…
O sessizlik ki kulaklarımı sağır eder,
O dokunuş ki tenimi terk etmiş,
Kemiklerimde iz bırakan bir rüya gibi.
Hasretin tüysüz kanatları var,
Öyle hafif ki dokunduğunda düşersin,
Öyle keskin ki kemiklerimi kırar,
Ve ben hâlâ sorarım:
"Sana ne yaptım, ey aşkın suskun melek?"
Bu sensizlik bir yokluk mu, yoksa varlığın en derin hali mi?
Gözlerim kör olmuş, çünkü seni görmek
Artık ışığın değil, gölgenin işidir.
Her hasret, bir vefanın gölgesidir;
Ve her vefa, bir ölüme yakındır.
Sevdiğin var mı?
Başka bir dünyada mı sen?
O zaman ben kimim?
Ben, öldüğünde bile seni seven bir kimya,
Bir hâlâ aşkın ilmi,
Bir varlık sancısının şiirsel sureti.
Ey aşkın özlediği…
Sen kendini bu kadar sevdiriyorsun,
Çünkü sen varlığın kendisini tanımasısın.
Sen bu dünyada ağlatıyorsun,
Çünkü gözyaşı ruhun en saf dili…
Ve sen…
Sen sevginin en derin kıyısında bir rüyasın:
Hem gerçek, hem metafor.
Bir tasavvuf düşüncesiyle söylersek:
Sen, benim varlık defterimin en mahrem sayfasısın,
Ve hasret, o defterin mürekkebi…
Ölmek mi?
Belki…
Ama ölmek, bazen varlığın en büyük dirilişidir.
Ve ben, seni her nefeste,
Ölüp dirilerek seviyorum.
Kayıt Tarihi : 29.7.2025 21:32:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!